Sadece bir hafta sonu için Paris'e geliyordu. Ve ben, aslında, o tarihlerde Paris'te bile değildim...
"Blogunu okur okumaz,
'bu kızı tanımam lazım' dedim kendi kendime." dedi. Yetti...
Hayatta bazı şeyler tek atışlıktır. Hedefi vurdunuz vurdunuz, vuramadınız geçmiş olsun.
Çoğu zaman ikinci şans vermiyor hayat...
İzmir'den dönüşümü erkene aldım, sırf onunla tanışmak için.
Zira, bu buluşma bir daha denk gelir mi, denk gelse aynı zevki verir mi, aynı istek ve heyecan duyulur mu, duyulsa zamanla gecikmiş duygulara dönüşmüş olur mu diye düşündüm. Hayatı bekletmeyi sevmiyorum ben. Her ne varsa yaşanacak, taze taze duygularla hemen o an yaşansin istiyorum.
Madeleine'de buluşacaktık... Birbirimizi görür görmez tanıdık.
Sarışın, uzun boylu, incecik güzel bir kadın duruyordu karşıda ve bana bakarak gülümsüyordu.
Kocaman güneş gözlükleri vardı. Skinny kesimi kotu, topuklu ayakkabıları ve üzerinde önden bel hizasında kalan (veya kotun içine sokulan), arkadan kottan dışarı sarkan, hafif salaş ama elegan mükemmel kesim bir beyaz gömleği vardı. Tarzı olan bir kadın olduğu her halinden belli oluyordu...
Bahsettiği gibi tam bir ayakkabı tutkunu. Gözümün önünde, aynı gün, tereddüt bile etmeden bir Prada'dan, bir de Chanel'den iki çift şahane ayakkabı satın aldı.
Paris'i yürüyerek arşınladığımız, son derece kadınsal meselelerden konuştuğumuz çok keyifli bir gün geçirdik. Ve o gün bugündür iletişimimiz ve arkadaşlığımız hep daha ileriye gitti...
Onunla tanıştığım günden beri tavsiye ettiği moda bloglarını takip eder oldum. Sayesinde, her ay Vogue dergisi alıyor, yeni çıkan trendler hakkında fikir sahibi oluyorum.
Argan ve avocado yağı da onunla hayatıma girdi.
Yazı uzatmak ister gibi, sonbahar aylarında bir heves aldığım şortlar gardrobumdan onun tavsiyesiyle çıktı mesela... Sunduğu argümanlarla ikna oldum.
Ben stil danışmanlığı işini kendisine çok yakıştırıyorum ve bu işe bir el atsa çok başarılı olacağına inanıyorum.
Bu haftaki konuk yazarım sevgili arkadaşım
ALEV MORY.
Her kadının güzellik sırları vardır. Ne var ki biz kadınlar arasında seve seve herkesle paylaştığımız tek sır budur.
İşte
Alev'in kaleminden, genel bakım tiyolarından el,yüz, vücut bakımına, beslenmeden spora, stilden modaya hiç sıkılmadan büyük bir keyifle okuyacağınız çok yönlü, mükemmel bir yazı...
P.S. : Alev, bir sonraki indirim zamanı Paris'e gelsen de beraber alışverişe gitsek...
*****************************
GÜZEL GÖRÜNMEYİ SEVİYORUM
Güzel bir cilt, sağlıklı ve ince bir beden hepimizin arzusu. Bizi yansıtan, günümüz modasıyla da harmanladığımız tarzımız... Ben kendi çevremde bu konularda cok danışılan kişi olmuşumdur. Hatta danışmadan da karıştığım çok zaman olmuştur. :)
Size
kendi uyguladığım cilt bakımı programımdan, spor salonuna gitmeden
evimde ve açık havada düzenli olarak yaptığım sporumdan bahsetmeyi, moda ve stil
hakkında biraz sohbet etmeyi, takip ettigim blogları ve genel olarak hepsiyle ilgili seçtiğim fotoğrafları paylaşmayi düşünüyorum. Umarım keyif alırsınız. Sormak
istedikleriniz olursa da hiç çekinmeden bana özel mesaj yazabilirsiniz.
Keyifle cevap veririm.
Güzellik, moda, alışverişi sevme diye basladığım bu yolda sağlıkçı, sporcu, alışverişte
az ama özcü oldum çıktım. Yaşla birlikte tarz iyice oturuyor ve biraz
daha sakinleşiyoruz. Önceden cildimi fondatenlerle çok yordum, neredeyse
elime ne gelirse satın aldım.
Sporu, arada sırada ara versemde her zaman yaptım,
ama beslenme düzenimi de değiştirdiğim zaman iş değişti, işte o zaman süper oldu.
Hadi başlayalım artık.
Cildimiz...
Öncelikle
ne marka kremler kullandığınızdan çok düzenli olarak kullanmanız önemlidir. Cildi temiz tutmak, içeriden beslemek (sağlıklı beslenmek),
düzenli uyumak, bol nem için bol su tüketmek kullandığınız kremlerden
daha önemlidir.
Gündüz
ve gece düzenli kreminizi sürmek, haftalık küçük bakımınızı ihmal
etmemek gerekiyor. Hatta imkanınız varsa ayda bir, problemsiz ciltler
icin iki ayda bir cilt bakımına giderseniz harika olur.
Her
gün dört fincan yeşil çay, iki litre su (ben spor yaptığım için daha çok
tüketiyorum), kahvaltı ve öğlen yemeği arasında kuru kayısı ve bademle
yapacağınız küçük bir ara öğün cildiniz için de çok faydalı olacaktır (dört
kuru kayısı on adet badem).
Badem yerine fındık ta olur, kayısı yerine
kuru erik te olur ama kuru incire dikkat bir tanesi dört kayısıyla aynı
kaloride.
Günlük cilt bakımınız için,
cildinizi temizledikten sonra cilt tipinize göre bir nemlendirici
sürmek yeterlidir. Elinizde kalan kremi boyun ve dekoltenize sürmeyi
unutmayın. Çok başarılı cilt doktorlarını dinledim, göz kremi, boyun
kremi yerine tek bir kremin hepsine yeteceğini söylüyorlar. Ben, göz çevrem problemli olduğu için geceleri bir damla avokado yağı sürüyorum.
Temizleme için Clinique sabun ve Bioderma H2O kullaniyorum. Bioderma
H2O, göz makyajını da çok iyi temizliyor ve tonik görevini de görüyor
harika bir cilt temizleyicisi hiç düşünmeden alın derim. Nemlendirici
için o, bu marka demek istemiyorum; eczane ya da bio ürünler kullanmanızı
tavsiye ederim.
Günlük altın bakım önerileri...
Güne iki
kalıp buzu yüzünüzde eriterek başlarsanız cildinizin kan dolaşımını
hızlandırıp, sıkılaştırırsınız. Ben ardından eczaneden aldığım termal
yüz spreyini yüzüme bolca sıkıyorum. Nemlendirici sonra. Bol bol nem
cilt daha ne ister...
Haftalık cilt bakımına peelingle
başlıyoruz. Peeling ölü deriyi atıp cildinizi yapacağınız maskelere
hazırlar. Mutlaka bir peelinginiz olsun.
Sonra bir tatlı kasığı yoğurdu
göz çevresi hariç tüm yüzünüze sürün. Yarım saat sonra yıkayın. İşte ışıl ışıl bir cilt. Hem de dolabınızdaki yoğurtla...
Buradaki altın bakım:
bir E vitamini kapsülü ile bir damla avokado yağını karıştırıp göz çevresi dahil tüm yüzünüze sürün. Boyun ve dekolteyi unutmayın. Ben o
gece argan yağını da saçıma sürer öyle yatarim. Perşembe akşamları benim
bakim günümdür. Sabah güzel bir duş. Argan yağı bir mucize, altın
bakım için sabah aynaya gülümseyeceğinizin garantisi benden. Yağlarınızı
güvenilir yerlerden alın. Ben Melvita Bio kullanıyorum.
Eller için iki altın bilgi:
Dışarı çıkacaksanız acil maniküre ihtiyacınız var. Tırnaklarınıza biraz
avokado ya da argan yağınızdan sürün tırnak fırçasıyla fırçalayıp
yıkayın. İşte size tertemiz tırnakalar.
Elleriniz için doğal sabunlar kullanın. Ne kremler aldım olmadı. Ben bio sabun kullanarak ellerimdeki kuruluk problemini çözdüm.
SAĞLIKLI BESLENMEK, SPOR... SPOR...
Spor, benim yaşam tarzım. Çoğumuz
zayıflamak için spor yaparız zayıflayınca da bırakırız. Benim annem
bana der mesela: ''zayıfsın yeter artık bırak''. Zayıflamak için diyet
yaparız, spor salonuna yazılırız, evimize kocaman koşu bantlarını
sokarız. Bilinçsiz yapılan diyetler, ya da bilinçli ama devam edilmeyen
diyetler, yazılıp ta arada uğradığımız spor salonu, evde satsak artık dedigimiz koşu bandı...
İstemek, anahtar kelime. İstemek ve hayata geçirmek.
Ben
birkaç yıl öncesine göre neredeyse iki beden küçüldüm; o zaman da kilolu
degildim ama bence biraz iriydim. Şimdilerde ince, kalem gibi kadınları
seviyorum.
Zayıflık
sağlıktır, zayıf insanlar daha uzun yaşarlar. Sağlıklı beslenmek, ölçülü yemek, düzenli spor yapmak sağlığın ve zayıflığın garantisidir.
Bugün hepimiz şekerin, fazla tuzun, hamur işlerinin, fast foot dediğimiz
gıdaların, cips, gazlı içecekler, kızartmaların sağlıksız olduğunu
biliyoruz. Bu demek değildir ki bunları hiç yememek gerekiyor. Canım
isterse haftada bir gün öğlen saatlerine getirecek şekilde pizzamı
yiyebiliyorum.
Sabah ve öğlen iyi yiyip akşamları çok
hafif geçirin. Böyle beslenip sporu hayatınıza soktuğunuzda diyet
yapmadan kilo veriyorsunuz. Ben haftasonları daha rahat davranırım
eşimle restaurant keşifleri yaparız, lezzetli yemekleri ikimiz de çok
seviyoruz. Arada tatiller, noel, yeni yıl, partiler olsa da aldığım o
bir-iki kiloyu vermesini de bilirim, bu disiplini kurdum hayatımda.
Diyetisyenler
her gün televizyonda. Hepsinin twitter hesapları, facebook sayfaları
var. Biraz dinleyerek, sosyal medyadan takip ederek çok güzel bilgiler
edinebilirsiniz. İnternetten yapacağınız yemeğin tarifini seçerken daha
az yağlısını tercih edebilirsiniz. Çok basit bir bilgi, ben keklerimi
bir küçük fincan fındık ya da zeytin yağı ile yaparım. İnanın bir bardak
yağ konulan kekten daha lezzetli oluyor. Bu tarz küçük dokunuşlarla
sağlığınızı ve kilonuzu kontrol edebilirsiniz.
Akşam
acıkınca bir porsiyon meyve ya da bir kase yoğurt neden olmasın. Bence
bunu siz de çok seveceksiniz. Diyet yapmak yerine akşam yemeklerini en
geç 19:00'a çekmek ve hafif geçirmek çok daha kolay.
Ben kısaca bir
günde neler yediğimi paylaşmak istiyorum.
Sabah güne aç karnına iki bardak
oda sıcaklığında suyu içerek başlıyorum. 15-20 dk. sonra kahvaltımı
yapıyorum. Ne yiyiyorum? Fransa'da yaşadığım için buranın alışkanlıklarına uyum sağlıyorum ve burada kahvaltı
tatlı ağırlıklı oluyor. İki dilim kendi yaptığım kekten ya da iki dilim
reçelli ekmek ya da iki dilim etimek dediğimiz ekmekle reçel (tereyağı
kullanmıyorum). Yanında bir bardak yarım yağlı süt ve bir porsiyon
meyve. Kahvaltıda yediğiniz bir porsiyon elma lif yönünden çok zengin
olduğu için daha çok kalori yakmanızı sağlar.
On birde'de kayısı, badem ya da fındık ara öğünüm var.
Öğlen yemeğini güzel
yerim. Benim gün içinde star yemeğim öğlendir. Siz de kendinize bir star öğün seçin ama bu asla aksam yemeği olmasın. Öğlen bir parça etin yanında
pilav, makarna, sebze ya da patates (kızartma evde hiç yapmam.
Graten, püre, fırında vs.) Yanında bir dilim ekmek yerim ya da yemem. Yemeğine
göre bir kase yoğurt olabiliyor. Burada yemek sonrası peynir yendiği
için ben de peynir cennetinde yaşadığım için biraz peynir de yediğim
olur. Üzerine sütlü tatlı. Sütlü tatlıya bile katı yağ kullanılan
tarifler var, bunlardan uzak durun. Kendinizi her zaman gözlemleyin öğlen
yemeği biraz az geldi mi peynirinizi de yiyin. Haftada bir gün, o
sevdiğiniz pastadan da bir dilim yiyebilirsiniz. Hımmm harika bir
diyet :)
Saat dörtte ara öğün saati. Yoğurt, bir porsiyon meyve ya da yarım simit ve bir bardak ayran ölçüsünde olabilir.
Akşam
yemeğine geldik. Bu kısım çok önemli. Eğer uygularsaniz nasil kilo
vermeye baslayacağınıza kendiniz bile şaşıracaksınız. Ben bu aralar bir tabak yarım yağşı süt ve Special K
Nature yiyiyorum. Lifli gıdalar dediğim
gibi daha fazla kalori yakmanızı sağlar. Haftada bir gün akşam
yemeğinizde büyük boy kase meyve salatası (yarım kilo)
yiyebilirsiniz. Bir bardak süt ya da yoğurt ta yemelisiniz, tek başına pek
sağlıklı bir öğün olmaz. Ben ananasa sardım bu aralar. Yanında bir kase
yoğurt yemeyi ya da bir bardak süt içmeyi de unutmayın. En faydalı su taze
meyve ve sebzelerden aldığımız sudur. Ben cok şanslıyım tam bir meyve
canavarıyım. Kendinize alternatif seçenekler üretin yağsız ya da az
yağlı çorba ya da salata gibi. Biraz ızgara beyaz et yanında sebze gibi.
Ben açıkçası aksamları hep az yemek durumunda kalıyorum. Sabah ve öğlen
güzelce yemek işime geliyor.
Bol bol su içmeyi unutmayın,
yeşil çay çok faydalı ve vücuttaki ödemi atıyor. Her gün dört fincan
için. Ben poşet çay almam, gramla alırım sistem tam bende :) Yoğurt ve
bademin de karın bolgesindeki yağları eritme özelliği var.
Hepimiz arada kaçırıyoruz. Böyle zamanlarda hemen karaları bağlamayın,
aldığınız o bir-iki kiloyu hemen vermesini bilin. Kendinizi bu süreçte
motive edin. Altin bilgi : giyinmenin gücünden faydalanın. Bu süreçte giyim kuşamınızda daha özenli olun.
Kilo
vermek için yemek alışkanlığınızı değiştirmek bir yasa kadar yeterli ve değerlidir. 30 yaşını geçtiğiniz zaman artık vücudunuz size eskisi kadar
tolerans göstermez. Bir bakarsınız karında biraz yağlanma, bacaklarda
kalınlaşma, selülit, vücutta ödem oluşmuş ve 36-38 bedenlerden 40 beden ve üstüne çıkmışsınız. İşte daha gençken yapmadığınız, ihmal ettiğiniz o sporu
hayata geçirme vakti. Ben sporu sevmem, off benim hiç vaktim yok gibi
sayısız bahane ile kendi kendimizi kandırır dururuz.
Çoğumuz alışveriş
dedin mi ayaklarımız acıyana kadar gezeriz ama spor deyince ona bir
türlü vakit bulamayız. Kendinize bir program yapın ve onu uygulayın.
Yürüyüş yirmi dk'nın üzerinde olmalı, çünkü vücut yirmi dakikadan sonra
yağ yakmaya başlıyor. Zamanla vücudunuzdaki değişimi gördükçe,
sıkılaştıkça yapamadığınız günler vicdan azabı duymaya rahatsız olmaya
baslarsınız, işte bir parçanız olmuştur artık. Bırakmayın. Vücut
güçlendikçe hızlanırsınız, yürüyüşten belki koşuya hatta benim gibi
pilatese başlarsınız. Sadece koşu bandında koşmak ya da bisiklet çevirmek
için spor salonuna gitmenize gerek yok. Bunu doğada çok daha temiz
oksijen alarak ve daha cok enerji harcayarak yapabilirsiniz. İki
yaşındaki kızım haftada iki gün kreşe gidiyor ben de o günleri firsat
bilip 45dk. parkta koşuyorum.
Altin bilgi o gün cok
yağmur var ya da çok kar, bu sizi durdurmasın evde açın bir odanın camını
evde koşun. Biraz daha süreyi uzatabilirsiniz, zaten göreceksiniz ayni
sürede dışarıdaki kadar yorulmuyorsunuz.
Platesim vazgeçilmezim. Onun
sayesinde bedenim değişti, selülitlerimden kurtuldum, daha ince ve sıkı
kollarım oldu, resmen beni heykeltraş gibi şekillendirdi, daralttı. İstanbul'da Fransa'ya yerleşmeden bir süre önce işimden ayrıldım o
sırada evde Ebru Şallı'nın platesini yapmaya başladım. O zamanlar daha
hafifti, son programlar yeni başlayacaklara ağır gelebilir. Ciddi ciddi
45 dk karın, kalça, kol, bacak nasıl güzel bir çalışma anlatamam.
Ben burada
da, İstanbul'da da çeşitli salonlara gittim. Şunu söyleyebilirim; koşuyla
evdeki platesim benim bedenimi degistirdi. Beslenme şeklimin de etkisi
büyük tabi... Çünkü iki yıl öncesine kadar yine platesimi yapardım ama
hiç dikkat etmeden yerdim. Plates vücudu daraltıyor,yağları eritiyor,
kasa çeviriyor ama, kilo vermek te istiyorsanız kardio şart.
Eğer
imkanım olsa hocayla aletli platesi yapmayi çok isterdim. Pahalı bir
spor. Yoga da listemde. Şimdilik imkanlarım böyle. Salona para da vermiyorum, buna vereceğim parayla o sanat eseri ayakkabılardan bir tane
alabiliyorum mesela :) Şaka bir yana şimdiki imkanlarım böyle.
Hafta
içi üç gün akşam yemeğimi 18:00 gibi yerim ve 45 dk sonra platesimi
yaparım. Evimde yapabildiğim bu ücretsiz fırsatı değerlendiriyorum.
STİL VE MODA...
Günümüzde kuaförden
yeni çıkmış gibi çok yapılı saçlar, incecik alınan kaşlar, abartı
yapılan makyaj artık çok demode. İncecik kaşları zaten hiçbir zaman
sevemedim. Doğal kaşlar bakışlarınızı değiştirir yüzünüze daha genç,
fresh bir hava verir. Yıkanıp kurutulmuş görüntüye yakın ama kuaför
elinden çıkmışçasına temiz ve parlak saçlarla en gösterişli siz
olursunuz.
Günlük makyaj için hafif renk verici pudra (terecotta) ya da
allık, maskara, dudak renginde ince bir ruj yeterlidir. O gün içinizden
daha çoğu geliyorsa hafif bir smoky makyaj ve bol maskara
kullanabilirsiniz. Koyu renk rujla sadece bol maskara sürmeniz
yeterlidir. Fondatenlerden profesyonel makyaj yaptırmadıkça uzak durun
derim. Eğer bir kapatıcı istiyorum diyorsanız ince mineral bir pudra
olabilir. Sorunlu bölgeyi ne kadar kapatmaya çalışırsanız o kadar göze
sokarsınız bunu unutmayin.
Biz
kadınlar giyinmeyi seviyoruz, kimimiz daha çok, kimimiz daha az ama
hepimiz seviyoruz. Benim mesleğim pazarlama ama moda tutkum. Sizinle
yazımın sonuda takip ettiğim birkaç moda bloggerlarını paylaşmak
istiyorum. Aylık moda dergilerini biraz karıştırıp modayı takip edebilir,
bakış açınızı, sınırlarınızı genişletebilirsiniz. Ben her ay Vouge
alıyorum.
Başlıyoruz...
Elegan, minimalist, casual, bohem, rock chick,
klasik vs...
Hepimizin sevdiği, kendine daha yakın bulduğu bir ya da
bir kac tarz var. Ben günlük hayatta casual, biraz rock chick severim ama asıl
tarzımın elegan ve minimalist olduğunu söyleyebilirim. Benim için kumaş
kalitesi, dikimi de çok önemlidir. Bu tarzda sadelik ama kalite ön
plandadır. Ayakkabı, çanta ve aksesuarlarla tamamladığım bu tarzı çok
seviyorum. Sizin kendinizi daha iyi ifade ettiğiniz tarzınız nedir?
Masculin
tarzın hakim olduğu günümüzde bu akımı seven de oldu sevmeyen de. Bu
masculin tarz günlük kombinlerden gece kıyafetlerine, ayakkabılardan, çantalara kadar kendini göstermekte. Hiç erkek reyonlarına biraz göz
gezdirdiniz mi? Ben geçen yıl harika bir atkı buldum kendime.
Blazer
ceketleri, deri ceketleri, değisik kalıplarda ve renklerde
paltoları, bahar aylarında trench coatları çok seviyorum. Skinny
pantalonları, dar kesim pantalonları ve bol paça pantalon modellerini
kendime çok yakıştırıyorum. Bu pantalonları t-shirt, bluz, gömlek üzerinde ceketlerimle tamamlıyorum.
Etek
ve elbiseler biz kadınların vazgeçilmezleri olmalıdır. Elbisede vücuda
oturan kalıpları ya da masculin tarzda kalıpsız elbiseleri seviyorum.
Etek ve elbiselerinizi opak siyah ya da bu yıl güçlenen ince siyah çoraplarla kombinleyin. Ten rengi çoraplar hala çok demode. Kumaşı
kışlık ta olsa kış aylarında şort tercih etmeyin. Şort yazlık bir
parçadır. Ben de bu hataya yakın zamana kadar düşenlerdendim.
Neyi neyle giydiğinizden çok onu nasıl yorumladığınız, vücudunuza uygun parçalar seçmeniz önemlidir. Vücuda
uymayan yanlış kıyafetler sizi olduğunuzdan daha iri gösterebilir.
Burada işin sırrı güzel tarafınızı ön plana çıkartıp problemli bölgeyi
saklamaktır. İnce bir kadına dar pantalonlar, dar kalem etekler çok
yakışır. Biraz karnınız varsa bir beden şimdilerde cok moda olan üstleri
tercih edin, kalçalarınız genişse daha uzun bluzlar giyebilirsiniz
mesela...
İç çamaşırı seçimine
dikkat. Bazı pantolonlar için dikişsiz ve ten rengi iç çamaşırı tercih
edilmelidir. Sütyeninizin sırt kısmı yukarıda olmamalı göğüslerinize
uygun kalıplı sütyenler tercih edilmelidir. Hele şu şeffaf askılar tam
bir hatadır.
Palto
ve ceketlerinizin kalıbı bozulmaması için askıyla dolabınıza asmanız ve
en az yılda bir kez kuru temizlemeye vemeniz önemlidir. Dolabınız hiç
giymediğiniz kıyafetlerle doluyken bu harika parçaları oraya buraya
atmayın. Ben düğün ve davetlerde giyeceğim elbiselerimi şık gardrop
kutularına koyarım. Böyle bir kutu gardrobunuza güzel bir hava da
katacaktır. Kullanmadan önce kuru temizlemeye verir öyle giyerim.
Gelelim
gardrop detoksuna...
Hepimiz arada kullanmadığımız parçaları ayırıp ya
ihtiyacı olanlara ya da vakıflara verelim. Dolabınız giymediğiniz,
vücudunuza uymayan ya da modası çoktan geçmiş kıyafetlerle dolu olmasın.
Ben daha önceleri beş kadına yetecek kadar kıyafete sahiptim. Dolabımı
indirimlerden, outlet mağazalarından düşünmeden aldığım çoğunu hiç
kullanmadığım eşyalarla
doldurmuştum. Ne yaptim? Neredeyse hepsinden kurtuldum. En güzel
kıyafetlerim dolapta beklerken ''bugün biraz dolaşıp gelicem'' deyip çok
ta sevmediğim, aldım kullanmalıyım mantığıyla o kıyafetleri giydim. Şimdi çok severek aldığım, hani gördüğünüz anda tereddüt etmeden aldığınız o
parçalardan oluşmuş bir gardrobum var. Kot giyeceksem üzerime oturan,
içinde kendimi iyi hissettiğim pantolonlara sahibim şimdi. Bunu siz de
yapın dolabınızı gözden geçirin. Kullanmadıklarınız belki bir başkasının
işine çok yarayacak. Eskimesin, bozulmasın diye modasının geçmesini
beklemeyin. İyi kullanın, eve döndüğünüzde temizleyip havalandırın yeter.
İndirimlerden
neler alalım?
Sezonda pahalı olan palto ve ceketler almak akıllı
seçimlerdir. Sezon sonu belki gelecek sezon hiç moda olmayacak geçen
sezon rengi yerine daha klasik renk ve modelleri tercih etmenizi öneririm.
Deri kemer ve eldivenler sezonda beğendiginiz bir pantalonla
aynı fiyat olabilir. Güzel deri bir kemer elbisenize çok başka bir hava
katabilir.
Şimdilerde kalçada kullanilan kemerler demode tam belde
olmalı. Çoğu kadın bluz, kazak, gömleklerle dolabını doldurur. Bir
baharlik bir de kışlık ceketle yetinir. Değişik renklerde, modellerde
paltolar, ceketler çok güçlü parçalardır, şıklığınıza şıklık katarlar.
Tutkumuz ayakkabılar... Cebindeki son parayla bir çift ayakkabı alacak kadınlar tanıyorum. Ben de tam bir ayakkabı tutkunuyum.
Topuklu
ayakkabılar nasıl bir anda feminen bir görüntü veriyor kadına... Boyfriend
kotlarla bile bir anda akşam şıklığına ulaştırır sizi. Şimdilerde sivri
burun, platformsuz ayakkabılar moda. Bebe burun, platform topuk... Moda sürekli değişiyor.
Size bir tüyo: Bu yaz dolgu topuklar çok fazla var ve
platform topuklu ayakkabıları pek sevmesem de yakında yine geliyor.
Ben
ayakkabıya en çok yatırım yapanlardanım. Onları saklarım. Zaten öyle çok
fazla alamadığım için rahatlıkla muhafaza edebiliyorum. Olsa da onlar
için yerim her zaman olur :) Ayakkabıda en sevdiğim tasarımcılar;
Balenciaga, Chanel, Prada, Louboutin, Valentino, Alexander Wang.
Cizmeler, kısa botinler, günümüzde çok moda olan sneakerslar, baharda
giymeyi çok sevdiğim hatta bir tane şimdilerde ihtiyacım olan babetler,
topuklular, yaz aylarına pedikürlü ve ojeli tırnaklarla bayıldığım
sandaletler dolabımın vazgeçilmezleri...
Burada
da ihtiyaca göre alışveriş yapmak aldığınızı kullanabilmek önemlidir. Topuklu ayakkabı kullanmıyorsanız daha düz ayakkabıları tercih
edin, bir iki model işinizi görecektir. Biliyorum onların varlığı bile
insanı mutlu ediyor ama yine de düşünüp almakta fayda var. Ben topuklu
ayakkabılarda 10 cm altındaki modelleri tercih etmem. Bu feminen
ayakkabıların hakkını vererek giymeyi seviyorum.
Moda...
moda... moda.
Modayı takip ederim ama içlerinden kendime uygun olanlari
seçerim. Modayı takip etmek ama modanın kurbanı olmamak lazım.
Günümüzde bir değil o kadar çok şey moda ki... Bazı sezonluk trendlere çok para vermek yerine daha kurtarıcı mağazalardan çok para ödemeden
sahip olmakta fayda var.
Geçen
yıl çıkan kısa üstler bu yaz da çok moda. Ben bu parçaları yüksek bel
etek ve pantalonlarla kombinlemeyi seviyorum. Bu kış başlayan pembe
modası yaz da devam edecek ama yazın flaş rengi mavi. Mavinin her tonu.
Pantalon paçaları kısaldı ama bu demek değil İspanyol paçalar yok. Bu
bol paçalar özellikle bohem tarzı sevenlerin vazgeçilmezidir. Ben de çok
cool bulurum. Kazakları klasik etek ve pantalonları kombinlemek yine bu
baharda trend. Türkiye'de Ezgi Kramer'in tarzını çok beğeniyorum.
Aşağıdaki geçen yıldan bir kare. Dar siyah pantalonla oversize t-shirt
nasıl güzel olmuş. Siz de bunu yapın, ceketiniz ön planda ise bluzunuzu
daha sakin seçin. Üzerinizde bir star olsun. Böylece ayakkabılarınızda
da daha özgür seçimler yapabilirsiniz.
Aksasuarlarda günes gözlükleri, bileklikler,
kolyeler, atkı ve şallar benim en sevdiklerimdir. Atkı ve şallar sezon
renklerini en kolay ve ekonomik taşıyacağınız aksesuarlardır. Ben şimdilerde geçen sezonda aldığım saks mavi ve yıllardır dolabımda olan
uçuk pembeyi severek kullanıyorum. Siz de bölye sezon renkleri için kendi
dolabınızda alışverişe çıkabilirsiniz. Çanta ve ayakkabıda takım yerine
uyumlu parçalar ya da farklı renklerde birbirini tamamlayan parçalar
seçin. Takılarda da takım kullanmak, şimdilerde klasik ve demode.
Son
olarak, hiçbir zaman çok zorlamayın, içinizden geldiği gibi giyinin. Onu
giy bunu çıkar yapmamaya çalışın. Çok keyifsiz bir gününüzde saçınızı şekilden şekle sokmak yerine doğal bırakın ve en hafif makyajı yapın. O
gün en garanti kıyafetlerinizi giyin çıkın.
Sadelik her zaman önceliğiniz olsun. Unutmayın, sadelik şıklığın garantisidir.
Sevgiyle kalın, güzel kalın.
Takip ettiğim moda bloglarının adresleri aşağıda, göz atmayı unutmayın.
Alev
http://stylescrapbook.com/