1996 yılında, kurucu üyelerinin grubu terk etmesiyle sönmüş, ve tam 20 yıl sonra resmen küllerinden yeniden doğmuş efsane grup...
Bu, büyük ihtimalle çıktıkları son dünya turnesi. En azından, not in this life time.
Konsere giderken yolda kalbim güm güm atıyor.
Sanki 30 yıldır görmediğim birini göreceğim.
Ne değişmiş, ne aynı kalmış, o zamanlar bu şarkıların hangi anlamı varmış, yeniden hissedeceğim.
Şarkılar biraz öyledir ya ! Belli bir döneme tekavül ederler.
O şarkıları dinlerken o dönem yaşadıklarımız, hissettiklerimiz gelir aklımıza.. Öyle.
Sahnenin karşısında, ortasında yerimizi alıyoruz. Bekliyoruz.
Sahnedeki slaytta devamlı not in this life time tour ve Guns N Roses'ın grup amblemi geçip duruyor.
Güllerin dallarıyla namluları kapatılmış sağa ve sola bakan tabancalar...
Sahneye çıkmalarına az kala slayttaki tabancalar güllerden kurtuluyor ve birkaç el ateş ediyorlar.
Bu ateş bizleri ateşliyor ve alkış, ıslık seli yıkıyor ortalığı. Ama henüz çıkan yok.
Sonra bu animasyon devam ediyor. Bir iki el daha digital silah atışı oluyor.
Bu sefer kimse alkışlamıyor.
Kısa bir süre sonra yeniden iki el silah atışı oluyor. Yine kimse alkışlamıyor.
O an bir şey dank ediyor bana. Bir dakka bir dakka, şu anda burada bir şeyler oluyor..
Herkes bilinçli olarak alkışlamıyor.
Evet evet silahları alkışlamıyoruz. O anda içime umut doluyor. Dünya iyi bir yere gidecek, daha iyi...
Hem zaten kim müzik grubuna içinde Guns olan bir isim verir ki; diyeceğim ama bunlar iki kurucu, biri Axel Rose diğeri de Tracii Guns imiş...
Ben diyorum ki...
Tigres and Roses daha iyi olmaz mıydı?
Neyse canım, benimki sadece bir öneri. Zaten artık çok geç.
Ben silahları alkışlamayan bu seyircileri ayakta alkışlıyorum. Eee zaten ayaktayım, alkışlıyorum işte.
Derken... Sahnenin tepesinden digital gül yaprakları düşmeye başlıyor, ortalık kapkaranlık, sadece kırmızı gül yaprakları.
İşte o zaman yıkılıyor ortalık, herkes alkışlıyor, evet güller, güller alkışlanmaya değer.
Ve sahnenin ışıkları yanıyor.
İşte oradalar !!! Axel Rose, Slash, Duff McKagan...
Axel Rose, şu son 10 yılda ne yaşamış olursa olsun, ne kadar değişmiş olursa olsun, o, bağırdığında şarkıları yırtan sesi aynı. İçimize işlemiş efsane şarkıların sözlerinin çoğu ona ait. Müthiş bir solist.
Şarkı seçimleri mükemmel. Nefesi kesilmiyor, sahnede ordan oraya koşuyor, yorulmuyor.
Slash...
Zamansız bir style. Kıvırcık saçları, şapkası, gözündeki güneş gözlüğü, kot pantalonuyla çok cool.
Slash'in yaptığı solo gitar performanslarda kilitlenip kalıyor herkes.
Dev ekranı yöneten kişinin gözleri sürekli Slash'in parmaklarında. Zoom ediyor.
Bu nasıl bir gitar çalış ? O eller, o parmaklar nasıl bu kadar hızlı hareket edebiliyor ? Hangi telden hangi tele geçeceğine bu kadar hızlı nasıl karar veriyor?
Slash... Boşuna tüm zamanların en iyi gitaristlerinden biri değil. Herkes hayran ona !
Değil hangi melodinin hangi akorttan çıkacağını, hangi akortun ne kadar titreyeceğini, titrerken yanındakine ne kadar değeceğini, değip ne kadar zamanda geri geleceğini biliyor.
Slash'i gitar çalarken izlemek bir ayrıcalıkmış ! Küçük dilimi yutacağım, inanılmaz.
Hiç bitmesin istediğimiz şeyler vardır ya öyle bir haldeyim, sonsuza kadar çalsın bu adam.
Düşündüm de, Slash tek başına konser verse giderim. Veriyormuş zaten... Biz söyleriz şarkıları. Bilmiyorsak ta öğreniriz. Sen gel, gitarı böyle coştur, böyle konuştur yeter !
Gitarın dili olsa neler söylerdi kim bilir...
Hele o gitarı kafasının arkasına alarak yani bakmayarak çalışı... Dev olmak böyle birşey herhalde. Birşeyleri iyi yapmak yetmiyor, imkansızı yap yapabiliyorsan...
Pek birşeye benzemeyen bu adam gitar çalmaya başladığında adeta Tanrı'yı oynuyor, evet evet tanrısal bir haller geliyor üzerine. Büyüleyici...
Tek başına solo performansından sonra Sweet Child O Mine'a girişiyle inliyor Singapur.
Çin'den duyulmuştur eminim.
Duff McKagan
Bassistler gitaristler kadar ünlü olmuyor ama McKagan'a ben bayıldım.
Bir kere adam Spartaküs gibi. Jilet gibi bir vücut, yıllar hiç dokunmamış. İnanılmaz yakışıklı. Karizmatik. Hani şu rock konserlerinde, onu görsün diye kadınların kendini yırttığı türden...
Sahnedeki duruşu, bacaklarını koyuşu, gitarı tutuşu, gitarla dans edişi, saçlarını geriye atışı, sahnede yer değiştirişi... Wow ! Hayranlıkla izliyorsunuz.
Anladım ki; ben, gitar çalan rock yıldızlarını hâlâ çok sexy bulan bir nesle aitim.
Benim yaşım kaç olursa olsun, sahnedeki adamların yaşı kaç olursa olsun...
Bizim zamanımızda rock öyle bir yere sahipti.
Rock yapan, hiçbir şey umrunda olmayan bu cool adamların dünyayı değiştirebileceğine, dünyayı kurtarabileceğine inanırdık biz.
Rock'un düşmeye başlamasıyla R&B'nin yükselişe geçmesi dünyanın bozulma süreciyle aynı.
Sorunu çok uzaklarda aramaya gerek yok. Bütün suç R&B'nindir kanımca.
Axel Rose, şu son 10 yılda ne yaşamış olursa olsun, ne kadar değişmiş olursa olsun, o, bağırdığında şarkıları yırtan sesi aynı. İçimize işlemiş efsane şarkıların sözlerinin çoğu ona ait. Müthiş bir solist.
Şarkı seçimleri mükemmel. Nefesi kesilmiyor, sahnede ordan oraya koşuyor, yorulmuyor.
Slash...
Zamansız bir style. Kıvırcık saçları, şapkası, gözündeki güneş gözlüğü, kot pantalonuyla çok cool.
Slash'in yaptığı solo gitar performanslarda kilitlenip kalıyor herkes.
Dev ekranı yöneten kişinin gözleri sürekli Slash'in parmaklarında. Zoom ediyor.
Bu nasıl bir gitar çalış ? O eller, o parmaklar nasıl bu kadar hızlı hareket edebiliyor ? Hangi telden hangi tele geçeceğine bu kadar hızlı nasıl karar veriyor?
Slash... Boşuna tüm zamanların en iyi gitaristlerinden biri değil. Herkes hayran ona !
Değil hangi melodinin hangi akorttan çıkacağını, hangi akortun ne kadar titreyeceğini, titrerken yanındakine ne kadar değeceğini, değip ne kadar zamanda geri geleceğini biliyor.
Slash'i gitar çalarken izlemek bir ayrıcalıkmış ! Küçük dilimi yutacağım, inanılmaz.
Hiç bitmesin istediğimiz şeyler vardır ya öyle bir haldeyim, sonsuza kadar çalsın bu adam.
Düşündüm de, Slash tek başına konser verse giderim. Veriyormuş zaten... Biz söyleriz şarkıları. Bilmiyorsak ta öğreniriz. Sen gel, gitarı böyle coştur, böyle konuştur yeter !
Gitarın dili olsa neler söylerdi kim bilir...
Hele o gitarı kafasının arkasına alarak yani bakmayarak çalışı... Dev olmak böyle birşey herhalde. Birşeyleri iyi yapmak yetmiyor, imkansızı yap yapabiliyorsan...
Pek birşeye benzemeyen bu adam gitar çalmaya başladığında adeta Tanrı'yı oynuyor, evet evet tanrısal bir haller geliyor üzerine. Büyüleyici...
Tek başına solo performansından sonra Sweet Child O Mine'a girişiyle inliyor Singapur.
Çin'den duyulmuştur eminim.
Duff McKagan
Bassistler gitaristler kadar ünlü olmuyor ama McKagan'a ben bayıldım.
Bir kere adam Spartaküs gibi. Jilet gibi bir vücut, yıllar hiç dokunmamış. İnanılmaz yakışıklı. Karizmatik. Hani şu rock konserlerinde, onu görsün diye kadınların kendini yırttığı türden...
Sahnedeki duruşu, bacaklarını koyuşu, gitarı tutuşu, gitarla dans edişi, saçlarını geriye atışı, sahnede yer değiştirişi... Wow ! Hayranlıkla izliyorsunuz.
Anladım ki; ben, gitar çalan rock yıldızlarını hâlâ çok sexy bulan bir nesle aitim.
Benim yaşım kaç olursa olsun, sahnedeki adamların yaşı kaç olursa olsun...
Bizim zamanımızda rock öyle bir yere sahipti.
Rock yapan, hiçbir şey umrunda olmayan bu cool adamların dünyayı değiştirebileceğine, dünyayı kurtarabileceğine inanırdık biz.
Rock'un düşmeye başlamasıyla R&B'nin yükselişe geçmesi dünyanın bozulma süreciyle aynı.
Sorunu çok uzaklarda aramaya gerek yok. Bütün suç R&B'nindir kanımca.
Dövmeler
Saçı uzun olmayan, takıp takıştırmayan ve bir yerlerinde dövmesi olmayana rockçı denmiyor.
Yalnız var ya, Slash'ın sağ kolunun iç tarafında bileğiyle dirseği arasında bir kadın silüeti dövmesi var. Harika ! Uzun saçlı, ince belli, omuz başları belirgin, çizmeli, güçlü ve sexy bir duruşu olan bir kadın dövmesi. Boylu boyunca bir kadın. ama bir siluet. Bayıldım... Çok güzel yapılmış bir dövme.
Sonra yakın çekimde görüyorum, Axl Rose'un kolunda da bir kadın dövmesi var. Yine uzun saçlı, güçlü ve sexy bir duruşu olan bir kadın...
Mc Kagan'ın dövmelerini göremedim ama bas gitarının tam ortasında bir kadın figürü çizilmiş.
Aaaa uzun saçlı, uzun bacaklı, sexy bir duruşu olan bir kadın o da...
Bunların hepsi aynı dövmeciye mi gitmiş, hepsi aynı kadına mı vurulmuş anlayamadım.
Şu "not in this life time" meselesi var ya...
Düşündüm de; bunlar geçen sefer neden o kadar birbirine girmişler ki? Şu anda müthiş görünüyorlar.
Parayı mı kırışamamışlar acaba ?
Hiç sanmıyorum.
Bence sorun Slash ve Axel Rose arasındaki ego sorunu. Başka ne olacak ki?
Star kim? Sahne kimin?
Öyle görünüyor ki bu sorunu halletmişler.
İlk defa bir konserde sahneyi şarkı söyleyen yıldızla tamamen eşit paylaşan bir gitarist görüyorum. Axel'in hemen yanında, onun hizasında ve gitarı kameraların zoomunda bir Slash.
Evet evet star yalnızca Axel Rose değil, star Slash te. Eksiği yok, belki fazlası var.
Zira Slash takdim edildiğinde yıkılıyor ortalık... Ama doğruya doğru, böyle gitarist görmedim ben.
Guns N Roses dünya turnesinde.
Çocukluğumuz, gençliğimiz geçit yapıyor sanki.
Eğer yaşadığınız şehirden geçiyorsa mutlaka gidin derim. Bu fırsat kaçmaz.
Bir sene boyunca her gün yollarda, her gün bir şehirde çadırı kur, şarkı söyle...
Where do we go now? Where do we go sweet child o mine?
Guns N Roses ayağınıza kadar gelmiş, kalkıp gidin. Çünkü böyle bir turne bir daha olmaz.
Cause nothing lasts forever
And we both know hearts can change...