Bu hafta izledigim filmlerden ozellikle James Brown'in hayatini ve muzik basarasini anlatan
"Get on up" filmini muhakkak tavsiye ederim. Ne denli berbat bir çocukluktan çikip nasil bu çapta bir basari elde ettigi anlatiliyor.
Her zaman, hangi kosulda olursa olsun pesinden gidecek bir ritm, bir muzik buluyor.
Takip ettigi ritm James Brown'in isigi oluyor, lideri, yolu, yordami oluyor...
Filmde dikkatimi çeken bir husus var.
O da insanin geçirdigi çocuklugun hayatinin tamamini nasil etkiledigi...
Bir yazimda daha bahsetmistim : Gokyuzu gibi bir yer çocukluk, her yere bizimle geliyor.
Cocuklukta geçirilen kotu olaylar insanda tamir olmaz, onarilamaz hasarlar açiyor.
James Brown da bunlari tersine çevirerek zekasi ve spontane olusuyla inanilmaz basarilar elde ediyor, dunya çapinda bir sanatçi oluyor, ozel jetini aliyor, ama gerçekte içi huzuru asla bulmuyor...
Tavsiye edecegim ikinci film "Nightcrawler".
Jake Gyllanhaal oynuyor. Son yillarin yukselen aktorlerinden biri bana gore.
"Her filmini izlerim." dedigim aktorler listem var benim. Yani film onemli degil, o varsa, sirf acting performansi için bile izlerim dedigim isimler var. Christian Bale bunlarin basinda mesela.
Ilk kez Heath Ledger'le beraber oynadigi Brokeback Mountains filminde izlemistim Jake Gyllanhaal'i. Gay bir aski konu ediyordu film; ve bir ask ve bir tutku ancak bu kadar guzel izleyiciye aktarilabilirdi diye dusunmustum. Ondan sonra da izledigim her Jake Gyllanhaal filmini inanilmaz kaliteli ve basarili buldum. (Mesela Source Code)
Nightcrawler bir saheser degil ama iyi bir film. Ozellikle Jake Gyllanhaal iyi adam, hero rolunu de oynarim, psikopati da oynarim iddiasinda. Filmdeki replikler çok zekice. Insan business managment dersinde gibi hissediyor kendini bazi yerlerde.
Tavsiye edecegim uçuncu film: "The Drop"
Mafyanin her gece kirli parasini depo ettigi bir bar seçiyor ve para, yuzunu asla hatirlamayacagimiz bir suru elden elde geçerek soz konusu bara getiriliyor. Mafyanin parasinin bulundugu bar o gece soyguna ugrarsa, mafyanin paralarinin çalinmasindan kim sorumlu olur acaba?
Surukleyici bir film. Tom Hardy oynuyor.
Tom Hardy'nin baska filmlerinden edindigim referansla Tom Hardy film kotuyse bile onu guzellestirebilecek bir aktor deyip Drop'u izledim. Fena degil.
Tom Hardy'yi ilk defa "Warrior" filminde izlemistim ve inanilmaz begenmistim. Iki boxor kardesin spor hayatlari ve aralarindaki kisisel sorunlar anlatiliyordu. Iki kardes kazanmak zorunda olduklari bir final maçinda karsi karsiya gelir. O maçi anlatmiyim simdi offf ne tansiyonu yuksek anlardi.. Izlemediyseniz kesinlike tavsiye ederim.
Bir de "Locke" adli filmi var. Tek bir kare filmi sadece diyaloglarla ve sadece tek aktorun varligiyla doldurmak çok zordur. ("Dig" filmi gibi). Ama iste bazi aktorler ve bazi senaryolar bunu basariyor. Tom Hardy da evde karisi ve çocuklari onu maç izlemeye beklerken o hastaneye bir gecelik iliskisinden dogacak bebegini ziyarete gidiyor. Sadece konusmalar ama dikkatiniz asla dagilmiyor.
Bu hafta izledigim son film "Pride"
Fim gerçek bir hikayeden yola çikiyor.
Margret Tacher'in sevmedigi azinliklar olan gaylerin ve madencilerin dayanismasi.
Filmin isleyisi biraz agir gidiyor ama fena degil. Yine de çok kucuk bir zumreye hitap eden, ozellikle 1985'teki Ingiltere'deki olaylarin detayini bilmeden anlasilmasi zor bir film.
Ilginize...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder