3 günlük tatilden yararlanıp bu hafta sonu Singapur'da turist olduk.
Aslında planımız uçağa binmeyeceğimiz türden bir tatil modeliyle bir Endonezya adasına kapağı atmaktı. Ancak Singapur'da bu plana sahip bir biz değilmişiz demek ki, otellerde yer bulmak mümkün değildi. Bizim planlar başka bahara kaldı.
Eh hal böyle olunca biz de Singapur'da turist olalım dedik.
Rowan'ın yaşadığı Singapur
Henüz görmediğim yerlere gitmeden evvel, oralarda yapılacak neler var diye fikir edinmek için bloglar okurum.
Bence en saf, en temiz, en ticari olmayan, belli bir çıkar gözetmeyen bilgi bloglarda bulunur.
Bilfiil insanların kendi deneyimledikleri yerleri, mekanları, aktiviteleri paylaştıkları, "ben bunu çok beğendim tavsiye ederim" dedikleri yazılar çok değerli.
Ve insanların kendi deneyimlerini başkalarıyla paylaşmaları bence çok büyük bir cömertlik.
Taaa Paris'teyken, Singapur'a taşınacağımız belli olduktan sonra başladım Singapur'a dair bloglar okumaya.
İngiliz bir kızın bloğuna denk geldim. Ve bayıldım...
Yaşam tarzını, hayatı yaşayış biçimini ve zevk aldığı deneyimleri kendiminkine çok yakın buldum.
Ve her yazısını okumaya, her gittiği yeri "buraya gidilecek" "burası test edilecek" diye not almaya başladım.
Aslına bakarsanız benim Singapur'la tanışmam Rowan'la oldu diyebilirim.
Çünkü her tavsiyesinin hoşuma gideceğini anladım. Ve öyle de oldu.
Siz de Rowan'ın bloğuna göz atmak isterseniz adresi şöyledir :
Singlish Living : www.singlishliving.com
Lafla peynir gemisi yürüttük : Club 55 - Marina Bay Sands Hotel Tower 2
Rowan'ın ilk yazılarını okursanız şayet, Club 55 diye bir yerden sıkça bahsettiğini, çok büyük bir iştahla bahsettiğini, tekrar oraya gitmek için bahane aradığını görürsünüz.
Club 55 daha Paris'teyken gidilecek yerler listemin başında yer alıyordu ama bir türlü fırsat olmadı.
Taaa ki bu cuma akşamına kadar...
Club 55, Marina Bay Sands Hotel Tower 2'de 55. katta yer alan bir peynir ve çikolata büfesi..
Evet pek diyetetik sayılmaz, ama Rowan'a göre orası bir cennet ve benim de deneyimlerime dayanarak bunu confirme etmekten başka birşey gelmiyor elimden...
Saat 20.30'da açılıyor. Öncesinde dilerseniz 2 kat yukarıdaki Spago'da birer kokteyl içebilirsiniz.
Biz aynen öyle yaptık.
Spago, Singapur'un Eyfel Kulesi Marina Bay Sands Otelin o meşhur Infinity Pool'un tam önünde daha doğrusu arkasında yer alan çok nezih bir bar ve restaurant. Infinity Pool kanlı canlı önünüzde.
Ve o meşhur havuzdan Singapur'a bakabilmek, bütün sosyal medya hesaplarını çökertebilmek için ellerinde telefonlar her anın tadını çıkartan insanlar önünüzde...
Sevgilim sordu, aha işte gördün havuzu, daracık birşey, bu havuz için bir gece otel parası vermeye değer mi?
Tabi ki değer !!! Valla aşkım sen istersen gelme, Singapur'dan gitmeden evvel muhakkak yapacağım birşey bu havuzu deneyimlemek !
Spago'da ben Mojito aldım, sevgilim Caiprinha.
Benim kokteylim enfesti ancak sevgilim kendisininkini hiç beğenmedi.
Tabi Brezilya'da yaşamış kişi kendisi, öyle kolay beğenmez.
Derhal değiştirmeyi başka bir kokteyl hazırlamayı teklif etti barmen. Fransa'da başınıza asla gelmeyecek ancak Türkiye gibi iyi hizmet kalitesi olan bir ülkede başınıza gelebilecek türden bir davranış olduğu için hem şaşırdık hem de böyle şık bir yere çok yakıştı diyerek takdir ettik.
Yerine birşey almadık, zira Club 55'e inme zamanı gelmişti.
Club 55'te bize ayrılan window table'a yerleştik. Ve Singapur'da görebileceğim en güzel manzaralardan biri yanıbaşımdaydı.
Club 55 şahane peynirlerin yanında marmelat ve cevizin ve özellikle çikolata bazlı nefis tatlıların olduğu bir büfe. Tek sorun, bence çok geç bir saatte büfenin açılıyor olması.
Yani şunları hiçbir suçluluk hissetmeden öğle vakti yemeyi tercih ederdim ya. Neyse...
Bir de ertesi gün de Boris'in iş arkadaşının evinde barbekü partisine davetli olduğumuzu ve bunların ertesi gün de vücudumu terk edemeyeceğini düşünürsek kendimi frenlemeli miyim acaba?
Tabi ki hayır !
O güzelim Fransız peynirlerinin, çikolatalı macaronların, cheese cakelerin, vişneli-çikolatalı pastaların hepsinin tadına karşımda ışıkları yanmış, spectacular bir Singapur izleyerek baktım.
Sohbetimiz de o kadar keyifliydi ki; resmen lafla peynir gemisi yürüttük.