31 Ekim 2012 Çarşamba

"An" lar anı olur

Anlar zaman olur...

Zamanlarin içi dolar, ani olur.

Bir de bakarsin....

"An"lar ani olur...

Bizim eve giren çikamiyor.

Oyle bir havasi var bizim evin. Gelen, evden çikamiyor.
Duvarlarin metalik koyu-kizil pembe renginden mi, degeri yuksek misafir geldiginde Bree Van de Camp'a donusup mutfak atolyelerine girmeye kalkismamdan mi, televizyon ekraninda durmaksizin defile eden dunya turu fotograflarimiza kaptirip gitmelerden mi, home cinema modunda o bu su izlemeler, play stationa kapilmalardan mi...
Yoksa yoksa, hiç eksik olmayan espriler, kahkahalar, derin, yuzeysel, kisisel, genel, ama hep eglenceli, bol gulmeli sohbetlerden mi? Bilemiyorum.

Ancak, bizim eve giren çikamiyor. Huzur var sanki duvarlarda. Bir rehavet çokuyor insana burada, bir rahatlik yerlesiyor. Bir bana dokunmayin, ben burda iyiyim hali geliyor. Valla oyle.

Sabah gelsin çaylar, kahveler, her muhabbette yenilensin fincanlar.
Aksam oldu mu, insin sarap kadehleri...

Biz Paris'te yasayan arkadaslarimizi bile gece 3'te zorla çikariyoruz evden, gidin artik biz uyuycaz diyerek, ya da çikaramiyoruz. Ben direk yukari çikip yatiyorum artik birsey demeden.

Hansel ve Gratel'in evi misali çikolatadan bizim evimiz. Cazibeli... Ceker...
Gunlerce çikmazsin, yine de hiç sikilmazsin bizim evde.
Sohbet olmasa bile sessizligi de bir baska guzeldir bizim evin. Herkes kendi aleminde, herkes kendi dunyasinda, herkes kendi hulyasinda, yine de beraber...
Sevgi ve keyif bulutlari dolasir bizim evde. Icleri her zaman doludur ve her daim uzerine yagar insanin, kim varsa evde.... Islatmaz, kaçirmaz, usutmez bu bulutlar. Aksine, fark ettirmeden yagar insanin uzerine, usul usul, mutlulugu disarilarda aramayasin diye.

Hele hele disarisi soguksa, yagmurluysa, bir de gunlerden pazarsa....
Aman aman degmeyin keyfimize... Krepler yapilir, kekler, pastalar, bir kahveyle geçilir dev ekran televizyonun karsisina, filmler indirilir. Bazen de elimizde bir kitap, uzun uzun sessizlige gomulunur.
Miknatis var duvarlarda. Kazik çakariz biz eve. Cok ta severiz...
Ritmi yavastir bizim evin, telas yoktur, acele yoktur, bir seye yetismek, yetisememek kaygisi, gayesi yoktur.
Su gibidir. Akar gider bu evde dolu dolu an.... zaman...
Boyledir bizim ev. Giren çikamaz.
Ne guzel...

Cocuklar da çikamadi...
Her gun 14h30'tan once kendilerini disariya atamadi...
Hatta son iki gun onlar da kazik çakti, tipki bizim gibi...

Ama çiktiklari zaman da hakkini vermisler, Paris'te bir o yana bir bu yana savrulmalarin, orayi burayi gezmelerin, kesiflerin, bilinmeyene dalmalarin, eklenmelerin, katlanmalarin, her yeni deneyimle baska birisi olmalarin, dunyanin en guzel sehrine kendini teslim etmelerin...

Bu, beraber ilk tatilleri degil, suphesiz son da olmayacak. Ancak, deniz asiri ilk tatilleri beraber ve ben de bir parçasi oldum bu deneyimin. Sansliyim. Mutluyum...

Bu aksam gittiler, kardesim ve kardesleri.
Içim buruldu, bir tuhaf oldum.
Alismistik.... Guzelliklere hemen alisiveriyor insan.
Aliskanliklarindan ayri dusmek huzun veriyor insana.
Yarin sabah kapiyi çalip geliverecekler sanki, saatler suren bir kahvaltiyla beraber baslayacagiz gune...
Ama oyle degil...
Gitmisler....
Eve girdim, baktim kimse yok. Huzunlendim...

Insanoglu kus misali derler ya; bugun orda, yarin burda, obur gun Kuzey Irak'ta...

Simdi herkes kendi duzenine isik hiziyla adapte olacak, biraktigi yerden devam edecek.
Ama...
Geyik yutmus yilan misali...
Yilan artik ayni yilan degil, olamaz.
Zira geyigin cussesi, boynuzlari ona baska bir sekil vermis. O eski ince, uzun, surungen yilan degil.
Yuttugu geyigin boynuzlariyla sekillenmis baska bir yilan artik o...

Anlar ani olmus. Bizi baska birisi yapmis.

Sen farkinda degilsen, âlem farkinda...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder