18 Ekim 2012 Perşembe

Dünya Turu (8) : HAWAII - Uzak diye bir yer yok -

1 Ekim 2011

Dünyanın tamamen öteki ucundayız...

Evimden hiç bu kadar çok uzaklaşmamıştım...

Hani küçükken annelerimiz: "çok uzağa gitme, evin önünde oyna" derlerdi ya..
Bu sözü ne zaman duysam, yaşım kaçsa, geri dönüş imkanlarim neyse, koşullar dahilinde evden en fazla ne kadar uzaklaşabileceğimin sınırlarını zorlardım.

Annem hatırlayacaktır daha anaokuluna giderken bir gün nasıl Izmir kazan bunlar kepçe, (hatta polisin bilgisi dahilinde) deli divane beni aradıklarını...

 
Dünyanin öteki ucundayız...
Zaman zaman geri dönemeyecekmişiz hissine kapılıyorum.
Kapılıyorum, ama hemen geçiyor. Geri dönemeyeceğimiz hissi değil, dönmesek n'olur ki, dünya şu anda burada dönüyor, nabız burada atıyor, buraya dahil olabiliriz, burada yaşayabiliriz, geri dönmek zorunda değiliz, yoksa zorunda mıyız, kaygısı geçiyor...
Ayak bastığımiz her yere mutlak bir adaptasyon, bir teslim oluş, bir dahil oluş yaşıyoruz.
Gittigimiz her yerde "burada yaşamak ister miydin?" sorusunu soruyoruz kendimize.

O kadar içsellestiriyoruz, özdeşleştiriyoruz, benimsiyoruz oraları, ordakı hayatı, ve oradaki kendimizi...

Tek zor olan; sevdiklerimden fersah fersah uzakta olmak.
Ama olsun, n'apalim. Onlar kalbimizde olduğu sürece...
Uzak diye bir yer yok...

"Thank you to serve our country"

Los Angeles - Honolulu uçağındayız.
Uçakta uniformali 2 ordu mensubu var; herkes gibi normal yolcular. Bir ilgi, bir itibar, bir dört dönme hakim. Amerikalılardan yine tam Amerikali bir hareket. Hostes microfonu alip şöyle bir anons yapıyor. "Aramizda US mensubu çok değerli 2 yolcu var."
"Thank you to survey our country."
Bravo hostes kadina, çok hosuma gidiyor. Bir taraftan da içim cız ediyor. Bizim gencecik çocuklarımızın kaçına bunu duymak nasip oluyor acaba?

Welcome to HONOLULU / O'HAU

Ben Hawaii'yi tek bir ada saniyordum, meğer takım adalar zinciriymiş.

O'HAU: Hawai Adalari'nin bas adasi. En kalabalik, en ugrak, en taninan, sosyal yerleskelerin en fazla bulundugu ada burasi. Tum Hawaii adalarinin baskenti Honolulu sehir burda bulunuyor.

MAUI: Hawaii Adalari'nin içinde O'hau'dan sonra en taninmis ve en turistik olani. (Bizim de birkaç gunluk O'hau maceramizdan sonra istikametimiz Maui)

KAWAI: Maui'yle beraber en fazla yabanci turist çeken guzel bir ada. biz de Maui ve Kavai arasinda gidip geldik ve Maui'yi seçtik.

MOLOKA'I: Turistik bir ada degil ama gerçek Hawaililer'in yasadigi bir ada.

LANA'I: Hawaii'nin çok turistik olmayan en kuçuk adasi ama havaalani var.

O'HAU ADASI  /  HONOLULU - Waikiki Plaji

Honolulu büyük bir şehir. O'hau'nun ve tüm Hawaii Adaları'nın başkenti. Tüm international uçuşlar buradan yapılıyor. Hatta yüksek yüksek binaları, gökdelenleri var, otobüsler geçiyor.
Honolulu'yu görüp hiç Hawaii'deyim demezsiniz, bayaa bildiğimiz büyük bir şehir burası.

Burada 3 gün kalıcaz sadece o da dünyaca ünlü Waikiki Plajı'nı görmek ve O'hau Adası'nın genel havasını bir solumuş olmak için.

O'hau Adasi'nın kuzey sahilinda esas Waimea Bay varmis. Güzelliği dillere destanmis ama bu sefer gidemeyecegiz. Honolulu civarinda, bize eşlik eden Twu bizi hangi koya götürürse oraya gideceğiz.  Waimea Bay için yine geliriz. Hayat uzun...

O'hau Adasi'ndaki koyların genel özelligi dalgalarin devasa boyutundan dolayı yapılan sörf. Zaten burda yüzülmez, mümkün değil yani. Bu dalgalar yer yutar adamı, bitirir.
Arabayla bir koy bulduk, böyle 15 metre dalgaları olan bir yer. Orda sevgilim body board yapmayı öğrendi.
Ben de kıyıda kendi kendime takıldım.


Zira o dalgalarda öyle bir alabora olmuş ki, yüzeye çıkamamış, beli yamulmus, sırtı yere çarpmış. Katil dalgalar bunlar, acımasızmış. Yapanları görürken içim gidiyordu ama, neyse, dünya turumuzun ortasında belim kırıldığı için eve gönderilmek hiç istemem doğrusu...


Waikiki Plaji

Ardindan Koholulu Bulvari'ndan asagi yuruyerek Waikiki Plaji'nin yolunu tutuyoruz.

Waikiki Plaji upuzun güzel bir plaj, ince kumdan. Plaji esas guzel kilan hiç suphesiz, sagli sollu dizilmis, onu giydiren palmiyeler. Sehrin her yerinde palmiyeler...
Izmir gibi, Nice gibi... Palmiye çok yakisiyor boyle deniz kenari sehirlere, daha bir guzellik katiyor, zerafet katiyor.

Waikiki de oyle. Yuzmelik degil yani. Herkesin elinde bir body board, denizde yuzen yok, herkes ileride oyle malak gibi durup dalga bekliyor. Bir dalga gelecek te, dalgayi yakalayip tepesine binip kiyiya kadar gidecekler... Boyle aksama kadar bekleyenler, bir dalgayla bulusamayanlar...

Köpekbalıklarının "Fok baligi" sandığı board takımı

Son gün bana da bir istek, bir cesaret geliyor.
1 günlüğüne kiraladığım body board'umu kaptığım gibi beni taşıyacak, hatta uçuracak dalga beklemeye açiliyorum. Bekliyorum. Usuyorum. Bir yandan da korkuyorum...
Bu arada, karada aslan parçası kesiliyorum da denizde biraz korkak bir halim var, onu fark ettim.
Özellikle, köpekbalığının olduğunu bildiğim bu okyanus sularında...

Zira öğrendiğime göre köpekbalıkları en çok bu body board yapan insanlara saldırıyormuş. Çünkü bedeni board'a yaslanmış, suyun üstünde duran, sadece bacakları hareket eden bu insanlari fok balığı olarak algılıyormuş. O yüzden saldırıyormuş. Sahiden de sahilden genel olarak bakıldığında herkeste bir fok balığı havası var.
Doğruya doğru, köpekbalıkları haklı.

Da o kervana şimdi ben de katıldım...
Kendime fok balığından başka bir hava vereyim diyorum. Olmuyor.
Fok balığıyım ben de, kaçarı yok. Alttan alttan sinsice gelip yakalayacak bir tane köpekbalığı bacağımı simdi... Ayyy nerden sardım bu işe, gidip plajda güneşlenseydim keşke. Yahu bu böyle olmuyor ama, ben simdi yukari bakip dalga mi kovalayacagim, köpekbalığı var mi yok mu diye ikide bir asağı bakıp dalgaları mı ıskalayacağım teker teker?...
Köpekbalığını unut kızım. Bak en açıkta yüzen sen değilsin, sana gelene kadar önce kimlerin bacaklarını yemesi lazım bu köpekbalıklarının...
Yok yok, bunlar kesin beni bulur. Kesin önce bana saldiracak bir tanesi buralara gelirse...
Diye hesaplara dalmisken, bir de bakiyorum sevgilim uzaktan bana bagiriyor.

"Bu dalga senin, haydi çabuk dön arkanı, var gücünle hızlanmaya çalış, çabuk çabuk..." 
Bir anda sersemleyip, düşünmeden dediğini yapıyorum.

Kaymak ne kelime uçuyorum adeta...

Bir de bakmışım bir dalga beni kapmış. Ama yutmamış.

Hani King Kong'ta gorilin kızı bir hamleyle alıp sırtına attığı bir sahne var ya, aynen onun gibi, dalga almış beni sırtına atmış. Omuzlarında oturmuşum. Kayıyorum. Waikiki Plaji'na tepeden bakıyorum.

Okyanus ayaklarımın altında ben en tepedeyim, kaymak ne kelime, uçuyorum adeta. Uçuyorum...

Kıyıya yaklaşırken dalgalarin o endamli bedenindeki güç azalıyor.
Her saniyede daha da azalmakta olduğunu hissediyorum. Yavaş yavaş inişe geçiyorum.
Ve az once bana inanılmaz büyük bir heyecan yaşatan o ihtişamlı dalga, nazik bir şekilde, hiçbir yerimi acıtmadan beni kıyıya bırakıveriyor.
Bırakır bırakmaz da kendisi köpük olup yok oluyor...
Görevi beni bu sahile sağ salim, bir de üstüne akıl almaz duygularla bırakmakmış ta görevini başarıyla tamamlamış gibi...

Bu nefis yolculuk için teşekkürler güzel dalga.
Belki bir daha karşılaşırız.
Ama...

Ne sen aynı, ne ben aynı...








Hawaii'den giderken...

Sevince zaman çabuk geçmez..

HULA Dansi

Ciplaklar plaji

Adada hayat bir baska guzel

Sadece ask var...

Cennet HAWAII olmali...

Honolulu Waikiki Plaji



Dunya Turu (11) BALI

Dunya Turu (10) HONG KONG

Dunya Turu (9) JAPONYA : Kultur farki diye ben buna derim.

Dunya Turu (8) HAWAII

Dunya Turu (7) LOS ANGELES

Dunya Turu (6) SAN FRANCISCO

Dunya Turu (5) ROAD TRIP ( Grand Canyon, Zion Canyon, Bryce Canyon Monument Valley, Yosemite...)

Dunya Turu (4) LAS VEGAS

Dunya Turu (3) BAHAMAS

Dunya Turu (2) MIAMI

Dunya Turu (1) Balayi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder