30 Eylul 2011
Universal Studiolari mi? Mulholland Drive mi?
Universal Studiolari mi? Mulholland Drive mi?
Los Angeles Amerika'nin 2. buyuk sehri. New York'tan farkli olarak gokdelenler yok burada. Sehir dikey degil yatay bir alana yayilmis. Cok buyuk bir alana...
Los Angeles'ta çok fazla zaman geçirmeyi planlamadik. Dunya turumuz içinde sadece 2 gun verdik buraya. Dolayisiyla seçim yapmak zorundayiz.
Film endustrisinin merkezi Los Angeles'ta bulunan Universal Studiolari'ni mi gezelim yoksa sehrin kendisini mi gezelim?
Dusunduk, tasindik, buraya daha once gelmis, gezip gormus arkadaslarimiza da sorduk. Kararimizi verdik.
Universal Studiolari dedigin Disneyland gibi bir yer olmali. Yani hersey yapay. Içine girip, bilmem ne filmi nasil çekiliyormus, hangi teknoloji ve effectler kullaniliyormus, wow diyecegimiz bir yer. Bir kere, Paris'teki Disneyland'a da bunun kuçuk bir versiyonunu yaptilar. Armegadon'u falan gorduk mesela nasil çekilmis. Oyle aman Allah'im olmadik. Kimse kusura bakmasin. Birinci neden bu.
Ikincisi, bu Universal Studiolar'in aynisindan bir de Florida 'da varmis.
Dunya Turumuzun ilk ayagi Miami ve Miami'den kalkan gemi seyahatiydi. Biz bu gemi seyahati isini çok sevdik. Tekrar gelmeye karar verdik. Bir sonraki gemi sayahatimizi Caraibes Adalari'na yapmayi dusunduk. Yani illa ki Miami'ye yeniden gelecegiz. Florida'daki Universal Studiolari da o zaman gezebiliriz, diye dusunduk.
Simdi Los Angeles'in kendisini gezelim, dedik. Kararimizi verdik.
MULHOLLAND DRIVE
Izmirli'ler bilir. Hatay'a giderken bir Varyant vardir. Boyle done done çikarsin tepeye. Iste aynen oyle. Dagin eteklerinde bir yol, done done çikiyorsun. Bir donemeçte goruyorsun Hollywood yazisini da.
Su meshur Mullholand Drive...
Ilk defa David Inch'in "Mulholland Drive" adli filminde duymustum adini yillar once.
Mulholland Drive o meshur Beverly Hills'e giden yol. Hani muhtesem evlerin, gorkemli malikanelerin yer aldigi bolge. Show Business'ten olmayanin, hatta olanin ama çok itibarli olmayanin bile parasi olsa dahi kolay kolay ev alma hakkinin bulunmadigi yer. Cevrenizdeki komsulardan oy almaniz, onay almaniz gerekiyor. Yok yok, valla oyle. Komsular oylamaya aliyorlar. bu kisi burda ev alsin mi almasin mi diye. Oyle onune gelen ev alamiyor yani Beverly Hill's oyle bir yer. Onunden geçtigimiz her malikane kim bilir kime ait? Mutlaka taniyoruz ama kim?
Mulholland Drive uzerinde Brad Pitt'i gorduk... (mu acaba?)
Mulholland Drive uzerinde arabayla giderken ister istemez insanin gozu arabalarin içindekilere takiliyor. Mutlaka bir dunya stari goruruz bu yolda, derken yanimizdan bir araba geçiyor, koyu yesil bir Range Rover. Araba geçtikten sonra sevgilim bana donup, Brad Pitt'i gordum yanimizdan geçen oydu diyor. Daha sonra arabaya internetten baktigimizda Angelina'nin altinda yesil bir Range Rover'la çocuklari gezdiren bir fotografini goruyoruz.
Gerçi... Brad Pitt'i gormus olsak n'olacak? Ayni saniyeler içinde onunla ayni yolu paylasmis olacagiz. Hepsi o kadar. So what? Bizimkisi de iste, dostlar alisveriste gorsun...
O meshur HOLLYWOOD yazisi...
Bazi seyler insanin zihnine, hafizasina o kadar yaziliyor ki, gerçek olabilecegini hayal edemiyor insan.
Tipki o Monument Valley'deki kayalar gibi...
Tipki o dagin yamacindaki Hollywood yazisi gibi...
Kirasi 12 milyon $ olan "Hollywood" yazili yamaci LA Belediyesi odeyemiyor.
Los Angeles Belediyesi artik bu Hollywood yazisinin bakimini yapamiyormus. Bunun da otesinde dagin bu yamacini 12 milyon$ 'a kiralayan sahibine odeme yapamiyormus. Cok pahaliya geliyormus ve artik yikmak istiyorlarmis. Belediye'nin odeyemedigi bu kirayi tam da adi ustunde Hollywood Starlari oduyor.
Bu efsane yazi yok olmasin, Hollywood'un sembolu bu dag yamaci ilelebet kalsin diye Mulholland Drive'da ve Beverly Hills'de yasayan butun unluler yillik bir aidat vererek bu 12 milyon $'i butunlestiriyorlar ve kendileri oduyorlarmis.
SANTA MONICA - Venice Beach
Los Angeles'a yapisik, sehrin daha batisinda bulunan bir deniz kenari sehri Sana Monica
Buaralara, Los Angeles'a normal sehir demek çok zor. Sanki bir tatil beldesi. Kimse çalismiyor, herkes tatilde gibi bir havasi var sehrin.
Venice Beach'in içindeki Muscle Beach sahiden etkileyici...
Miami'deki South Beach te ayni boyleydi. Demeki ki Amerikalilar'a ozel bir tatil anlayisi tarzi bu. Upuzun ve genis kristal gibi kum plajlar.
Spor, deniz ve plaj içiçe... Beraber...
Muscle Beach dedigin bayaa bildigimiz bir fitness center, aletlerin açik bir alanda spor yapanlara hizmet vermesi olayi. Herkes gunduz sporunu yapip, vucudunu sergileyip kendini denize atiyor.
Tabi bunun yaninda basketbol sahalari, tenis kortlari, squash, masa tenisi, plaj voleybolu, bir suru spor tesisi ama hepsi plajin yaninda, dibinde, hatta içinde...
Hatta ve hatta Venice Beach'in içinde alengirli, çukurlu, inisli çikisli, içi oyuk bir skating yani kaykay sahasi bile vardi. Denizin dibinde, çocuklarin yaptigi gosteriler izleyenleri hayranliga bogdu. Bizi de...
Sevgilim neden hep yagmura denk geliyoruz?
Cunku senin karman kotu...
Venice Beach'ten Malibu'ya dogru hareket ederken yagmur çiseliyor.
Cok enteresan bir durumdur ki dunya turumuz boyunca her yerde, ama her yerde mutlaka bir aksam, bir sabah, bir ogleden sonra ama mutlaka bir kere yagmura denk geliyoruz.
Tamam belki Mimai'deki ilk askamimizdaki gibi, gokyuzu delirmis gibi, hatta gokyuzu çildirmis gibi yagmadi her yerde ama...
Las Vegas'ta bile... Varla yok arasi bir yagmur.
(Ancak Las Vegas'in Nevada bolgesinde oldugunu ve oralarin ne kadar kurak oldugunu dusunursek yilda sadece birkaç damla dusuyor, ilginçtir ki o da bizi buluyor.)
Sevgilime soruyorum:
"Sevgilim, fark ettin mi, bir aydir ayak bastigimiz her yerde mutlaka hava bir ara kapatiyor ve yagmur yagiyor. Neden dersin?"
"Bence senin karmanda bir sorun var. Karman kotu..."
"Himmm... Peki karmami degistirebilir miyim? Bunun için ne yapmam lazim?"
"Mesela... Cevrendeki insanlara iyi davranmakla baslayabilirsin."
"Himmm... O zaman yagmur duracak mi?"
"(?!!)"
MALIBU
Karmami degistirmek için gerekli davranis biçimlerini kafamdan geçirdigimi anlamis olmali ki, gokyuzu yagmuru kesiyor.
Biz de aninda solugu Malibu'da aliyoruz.
Sorfunu kapan gelmis.
Ruzgarli, dalgali, çetin ceviz bir deniz burasi... Yuzulmez.
Ama sorfçuler adeta show yapiyor.
Malibu denilen yer de iste gorkemli evler, sorfçuler, piyasa cafeler.
O kadar.
Aksam sevgilimin universiteden bir arkadasi ve karisiyla yemek yiyoruz. Los Angeles'ta is bulup buraya tasinmislar. Kendilerini çok sevdigimi soyleyemeyecegim.
Bir kere tipik Fransiz'lar. Kendini begenmis, kibirli, tevazudan uzak...
Devamli anlatmak ve kendileriyle ve hayatlariyla boburlenmek istiyorlar. Her cumle "ben" "ben" "ben". Bakin biz ne kadar mukemmel insanlariz, ne isler basardik, çok farkliyiz'in derdi, savasi, kendi içlerinde didismesi ve gosterisi içindeler.
Bunu guzel bir uslupla soyleyebilen nice insanlar tanidim. O anlatirken hiç susmasin istedigim, aman araya girersem soyleyecegini unutur, birakayim anlatmaya devam etsin diye nefes almaya çekindigim insanlar...
Insanin kendini dev aynasinda gormeden, oyle bilir kisi gibi laflar etmeden, yasadiklarindan ve deneyimlerinden cevresindekileri beslemesi mumkun mudur? Bence mumkundur.
Dinlemenin anlatmaktan degerli oldugunu ne zaman ogreniriz?
Her neyse, yemekten sonra ne yapalim, ne yapalim diye dusunuyoruz...
Los Angeles'ta bir donem yasamis olan, çok yakin arkadaslarimdan Cédric'in tavsiyesi uzerine kendimizi gayet gay bir club'ta buluyoruz. The Abbey. Ben alisigim, malum Paris'teki çok yakin arkadaslarim arasinda 3 tane gay var. Da, eglenmek için pek havamizi bulamiyoruz bu ortamda. Evimize donuyoruz.
Los Angeles maceramizi da burada noktaliyoruz.
Los Angeles: The Oscar goes to...
Special Dedicace: Kasim 2012'de MALIBU Marathonu kosmak için buraya gelecek çok sevgili Italyan arkadaslarim Emilia ve Paolo'ya simdiden basarilar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder