Tokyo'da "fetis kulturu" almis basini yurumus.
Koca koca binalarin her kati boyle fetislere ayrilmis.
Pedofilinin kurumsallasmis hali: Hizmetçi kiz cafeleri.
Bunlar arasinda bir tanesi var ki akillara zarar...
Butun rehberler bu deneyimi muhakkak tavsiye ediyor.
Hizmetçi kiz kafeleri...
Giriste 18-19 yaslarinda "hizmetçi" kiliginda kizlar sizi karsiliyor.
Oyle bir karsilama ki, o cafe-bari tercih ettiginiz için el çirpip sevinç gosterileri yapmaya baslayinca, kendinizden suphe edip, tercihiniz hakkinda tereddut edip resmen korkuyorsunuz.
Barin her kosesi, kuçuk kiz çocugu odasi gibi pembe-beyaz dekore edilmis.
Hizmetçi kilikli garson kizlardan birisi dizlerinin uzerine çomelip siparis aliyor.
Siparisleri not alirken eteginin firfirlarini bir o yana, bir bu yana savuruyor, çok enteresan.
Bazi masalarda koca koca adamlarin gomlegine peçetelerini yerlestiren hatta yemeklerini yediren kizlar var. Soylediklerine gore onlara bir de "buyur sahip" diye hitap eden bir tema varmis.
Bu, resmen, pedofilinin kurumsallasmis hali. !
Yoksa, o koca koca adamlarin, bu çocuk sesli, çocuk gorunumlu kizlara bakip, içki içerek eglenmesini baska turlu nasil izah edebiliriz?
P.S. Bu benim kisisel deneyimim degil. Sevgilimin agzindan duyduklarim. Meshur Akihabara'ya elektronik aletler bakmaya gitmisken oradaki meshur hizmetçi kiz cafelerine de bir goz atayim demis... Benim, Akihabara'da, malum, isim olmaz. Ben de bu esnada Shibuya'ya alisverise gittim, ne yapayim ?
Sevgilimin anlattigina gore, ortalikta bir suru kedinin dolastigi "kedili" barlar, bir de "master" temali barlar varmis.
Garson kizlarin "evet sahip, tamam sahip" diyerek itaat ettikleri ve hatta, adamlarin agizlarina yemeklerini yedirdikleri barlarmis bunlar. Yok artik !
Japonya'da sosyoloji ogrencisi olmak vardi simdi...
Hani sagliksiz ta demeye curret edemiyorum.... Birsey diyemiyorum.
Boyle temali bir cafe-bar-restaurant deneyimi yasamadan Tokyo'dan gitmeyelim diyoruz.
Ama usturuplu birsey olsun. : THE LOCK UP
Giyotinin ardinan, kelepçeli, karanlik, kapisi kilitli hucreler...
Derken... Guide'larda tavsiye edilen çok ta taninmis THE LOCK UP 'i seçiyoruz.
Bir binanin 7. katinda bulunuyor.
Tema: korku.
7. kata variyoruz. Içeri girmek için zili çalmak istiyoruz ama zil yok, kapiyi açan yok, dogru yerdeyiz, eminiz ama ortalikta kimsecikler yok.
Tam o sirada Japon gençler geliyor. Bakalim içeri nasil girecekler?
Meger kapinin tam yaninda, çukurda bir yer varmis.
Orada, Japonca "elinizi buraya koyunuz" yaziyormus.
Biz ne bilelim !!!
"Koy elini" diyorlar bana, bir taraftan da kis kis guluyorlar.
Var bir numara bu iste, ama ne? Gorucez simdi.
Koyuyorum elimi.
Elimi koyar koymaz, lazer isiklarindan olusmus giyotin gibi birsey dusuyor uzerine.
Ciglik atiyorum. Elim gitti saniyorum, bir anda kaynar sular dokuluyor basimdan, oyle bir duygu...
Bu zilmis. Valla çok komiksiniz...
Birileri gelip kapiyi açiyor. Giriyoruz.
Içerisi kapkaranlik...
Alisagelmisin çok disinda bir restaurant.
Birden elime kelepçeyi geçiriveriyor garson kiz, ne oldugumu anlamadan... Ve beni arkasindan surukluyor.
Yemek yenilecek yerler; kapisi kapali, minicik pencereli hucreler...
Diger musterilerin yemek yemekte oldugu hucrelerin onunden geçiyoruz. Tastan yapilmis her yer, içeriyi gormuyoruz, ama konusma, catal bicak, bardak seslerini duyuyoruz.
Bizi de bir hucreye atiyor kiz.
Atar atmaz çikiyor ve arkamizdan kapiyi kilitliyor.
Boyle kalakaliyoruz. Saskin saskin birbirimizin suratina bakiyoruz.
Nereye geldik biz boyle?
Bunlar oyunu abartip gecenin sonunda bize iskence de yaparlar, soylemedi deme.
Valla Japon degil mi? Bunlardan her turlu manyaklik beklenir, ben artik onu anladim.
"Sevgilim, buranin bu aksamki yemek için iyi bir seçim oldugundan emin misin?"
Yapacak birsey yok. Geçip masaya oturuyoruz.
Beklemeye basliyoruz. Birisi gelip bizi kurtaracak mi acaba diye...
Birden birisi hucremizin kapisini açip içeri giriyor.
Bizi salacak, azam edecek derken siparisimizi aliyor.
Zaten tutuklusun, fazla seçim sansin yok. O, bu, su seç iste... Seçiyoruz.
Once kokteyllerimiz geliyor. Birseye benzemiyor ama olsun, sividir deyip içiyoruz.
Bir anda....
Her yer kapkaranlik oluyor, hiç isik yok... Ses te yok...
Derken, birden diger hucrelerden gelen çiglik sesleriyle irkiliyoruz. N'oluyoruz? Neden bagiriyor bu insanlar? Neler yapiyorsunuz onlara?
Bizim hucremiz açiliyor. Kapkaranlik, onumuzu gormuyoruz. Birden bir ates yaniyor. Su korku filmlerindeki figurler beni hiçbir zaman korkutmamistir ama onlardan birini birden burnunuzun dibinde gorunce basiveriyorsunuz çigligi.
Yok, yok, hakikatten bir irkiliyor insan, elinde degil..
Sahane, çok yaratici, sansasyon garanti...
Yedigimiz yemek çok parlak degil.
Zaten buraya ambians için gidilmeli.
Simdiye kadar gittigimiz butun yemek yenilecek yerlerden farkli olduguna suphe yok.
Tokyo'ya yolu dusen herkese kesinlikle tavsiye ederim.
O hucrede nasil çiglik çigliga bagirdigimi hâlâ hatirliyorum...
HACHIKO: Sadakat ve bagliligin mukemmel simgesi..
Japon kadini neden bu kadar zayif ? Sirrini açikliyorum.
Golden Gai barlarinin kapisinda "yabancilar giremez" yaziyordu...
Elma elma olali boyle satafatli satisa sunulmadi.
Japon kadini yurumeyi bilmiyor.
Sumo gurescilerinin herkesin onunde torenle kesilen at kuyrugu...
Matrix'teki gbi beynime Tokyo'da hareket edebilme yetisi yuklensin istiyorum.
Ben de Japon Kadini olmak istiyorum.
Tokyo buram buram yalnizlik kokuyordu...
JAPONYA : Kultur farki diye ben buna derim.
Dunya Turu (8) HAWAII
Dunya Turu (7) LOS ANGELES
Dunya Turu (6) SAN FRANCISCO
Dunya Turu (5) ROAD TRIP ( Grand Canyon, Zion Canyon, Bryce Canyon Monument Valley, Yosemite...)
Dunya Turu (4) LAS VEGAS
Dunya Turu (3) BAHAMAS
Dunya Turu (2) MIAMI
Dunya Turu (1) Balayi
Sevgilimin anlattigina gore, ortalikta bir suru kedinin dolastigi "kedili" barlar, bir de "master" temali barlar varmis.
Garson kizlarin "evet sahip, tamam sahip" diyerek itaat ettikleri ve hatta, adamlarin agizlarina yemeklerini yedirdikleri barlarmis bunlar. Yok artik !
Japonya'da sosyoloji ogrencisi olmak vardi simdi...
Hani sagliksiz ta demeye curret edemiyorum.... Birsey diyemiyorum.
Boyle temali bir cafe-bar-restaurant deneyimi yasamadan Tokyo'dan gitmeyelim diyoruz.
Ama usturuplu birsey olsun. : THE LOCK UP
Giyotinin ardinan, kelepçeli, karanlik, kapisi kilitli hucreler...
Derken... Guide'larda tavsiye edilen çok ta taninmis THE LOCK UP 'i seçiyoruz.
Bir binanin 7. katinda bulunuyor.
Tema: korku.
7. kata variyoruz. Içeri girmek için zili çalmak istiyoruz ama zil yok, kapiyi açan yok, dogru yerdeyiz, eminiz ama ortalikta kimsecikler yok.
Tam o sirada Japon gençler geliyor. Bakalim içeri nasil girecekler?
Meger kapinin tam yaninda, çukurda bir yer varmis.
Orada, Japonca "elinizi buraya koyunuz" yaziyormus.
Biz ne bilelim !!!
"Koy elini" diyorlar bana, bir taraftan da kis kis guluyorlar.
Var bir numara bu iste, ama ne? Gorucez simdi.
Koyuyorum elimi.
Elimi koyar koymaz, lazer isiklarindan olusmus giyotin gibi birsey dusuyor uzerine.
Ciglik atiyorum. Elim gitti saniyorum, bir anda kaynar sular dokuluyor basimdan, oyle bir duygu...
Bu zilmis. Valla çok komiksiniz...
Birileri gelip kapiyi açiyor. Giriyoruz.
Içerisi kapkaranlik...
Alisagelmisin çok disinda bir restaurant.
Birden elime kelepçeyi geçiriveriyor garson kiz, ne oldugumu anlamadan... Ve beni arkasindan surukluyor.
Yemek yenilecek yerler; kapisi kapali, minicik pencereli hucreler...
Diger musterilerin yemek yemekte oldugu hucrelerin onunden geçiyoruz. Tastan yapilmis her yer, içeriyi gormuyoruz, ama konusma, catal bicak, bardak seslerini duyuyoruz.
Bizi de bir hucreye atiyor kiz.
Atar atmaz çikiyor ve arkamizdan kapiyi kilitliyor.
Boyle kalakaliyoruz. Saskin saskin birbirimizin suratina bakiyoruz.
Nereye geldik biz boyle?
Bunlar oyunu abartip gecenin sonunda bize iskence de yaparlar, soylemedi deme.
Valla Japon degil mi? Bunlardan her turlu manyaklik beklenir, ben artik onu anladim.
"Sevgilim, buranin bu aksamki yemek için iyi bir seçim oldugundan emin misin?"
Yapacak birsey yok. Geçip masaya oturuyoruz.
Beklemeye basliyoruz. Birisi gelip bizi kurtaracak mi acaba diye...
Birden birisi hucremizin kapisini açip içeri giriyor.
Bizi salacak, azam edecek derken siparisimizi aliyor.
Zaten tutuklusun, fazla seçim sansin yok. O, bu, su seç iste... Seçiyoruz.
Once kokteyllerimiz geliyor. Birseye benzemiyor ama olsun, sividir deyip içiyoruz.
Bir anda....
Her yer kapkaranlik oluyor, hiç isik yok... Ses te yok...
Derken, birden diger hucrelerden gelen çiglik sesleriyle irkiliyoruz. N'oluyoruz? Neden bagiriyor bu insanlar? Neler yapiyorsunuz onlara?
Bizim hucremiz açiliyor. Kapkaranlik, onumuzu gormuyoruz. Birden bir ates yaniyor. Su korku filmlerindeki figurler beni hiçbir zaman korkutmamistir ama onlardan birini birden burnunuzun dibinde gorunce basiveriyorsunuz çigligi.
Yok, yok, hakikatten bir irkiliyor insan, elinde degil..
Sahane, çok yaratici, sansasyon garanti...
Yedigimiz yemek çok parlak degil.
Zaten buraya ambians için gidilmeli.
Simdiye kadar gittigimiz butun yemek yenilecek yerlerden farkli olduguna suphe yok.
Tokyo'ya yolu dusen herkese kesinlikle tavsiye ederim.
O hucrede nasil çiglik çigliga bagirdigimi hâlâ hatirliyorum...
Japon kadini neden bu kadar zayif ? Sirrini açikliyorum.
Golden Gai barlarinin kapisinda "yabancilar giremez" yaziyordu...
Elma elma olali boyle satafatli satisa sunulmadi.
Japon kadini yurumeyi bilmiyor.
Sumo gurescilerinin herkesin onunde torenle kesilen at kuyrugu...
Matrix'teki gbi beynime Tokyo'da hareket edebilme yetisi yuklensin istiyorum.
Ben de Japon Kadini olmak istiyorum.
Tokyo buram buram yalnizlik kokuyordu...
JAPONYA : Kultur farki diye ben buna derim.
Dunya Turu (8) HAWAII
Dunya Turu (7) LOS ANGELES
Dunya Turu (6) SAN FRANCISCO
Dunya Turu (5) ROAD TRIP ( Grand Canyon, Zion Canyon, Bryce Canyon Monument Valley, Yosemite...)
Dunya Turu (4) LAS VEGAS
Dunya Turu (3) BAHAMAS
Dunya Turu (2) MIAMI
Dunya Turu (1) Balayi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder