14 Mayıs 2013 Salı

Fotograftaki o gözler kaldı aklimizda...

Pazar gunu oturdum bir anneler gunu yazisi yazayim dedim.

Yazamadim... Konu ağır geldi.

Evde bir iki tur attim.

Elime, eskiden altini çizerek okumus oldugum kitaplardan birini aldim.
Alti çizili yerler hep iyi gelir bana.
Zaten bildigim seyleri tekrar hatirlatir, uygulamada aksakliklar olsa da her seferinde bunyede biraz daha yerini saglamlastirir. Bana, ayni ben olmadigimi, buyudugumu, ogrendigimi, ilerledigimi çagristirir.

Kitaplar sarmadi bu sefer...
Fotograflara geçtim.
Eski fotograflara...

Hani bazilari insana zamanda yolculuk yaptiran, hey gidi gunler dedirten, gozlerinizden yaslar akitan, o ani sanki dunmusçesine arsivden çikartip hafizanizin en guncel yerine tasiyan, ayni sekilde bir kez daha yasamak arzusu duydurtan, insani alip goturen turden fotograflar...

Anilarimizi yeniden gozden geçirmemize neden olan, hatirladiklarimiz kadar unuttuklarimizin da farkina vardiran fotograflar...

Fotoğraf dediğin, bir anın, bir kişinin sureti...
Bir suretin böyle büyük bir düşündürebilme gücüne sahip olması ne tuhaf...
Fotograf uzakları çağırır, çok uzakları...
Artik dönemeyecegimiz, gidemeyecegimiz, gidip te aynisini goremeyecegimiz yerleri...
Kişileri, zamanları...

Akip giden zaman içindeki bir anin dondurulmus halidir fotograf.
Bir dolu an içinden birini seçmek ve bu anlardan birini olumsuzlestirmektir fotograf...
Oncesini, sonrasini, her detayini bildigimiz bir zaman diliminin tek bir kareye sigdirilmis hali.
Bu fotografa baktigimizda geçmisteki tum o sureç gelir aklimiza.
Biraz huzun vermesi bundandir...
O anin oncesini sonrasini, etkiledigi tum alani hafizamizin yuzeyine çikartiriz.
 
Fotograftaki insanin bakislari sabit kalir. Bu gozler yillarca degismez. Dondurulmus bir karedir.
O kisiyi o resimdeki haliyle hatirlariz. O imaji kazinir bellegimize. O hali esastir.
Bakanin gozleri yillanir, bakislari yillanir.

Fotograf çekildigi anda geçmiste kalir.
Ancak fotografla sabitlendigi o an sonsuza degin bir yer kazanmis olur kendine...

Yasam boyu hersey eskir, o an eskimez. Bir fotograf karesinde dipdiri yasar...

Anneler gunu yazisi yazacaktim yazamadim...

Yilmaz Ozdil'in kisacik anneler gunu yazisini okudum. Huzunlendim.

Anneler Gunu yazisi Yilmaz Ozdil

Adam hakli. Hazir yerinde duruyorken hadi kalk gidiver dedim, onu da yapamadim.

Elime fotograflari aldim. Baktim, baktim, baktim...

Hele bir tanesi var ki o kadar net hatirliyorum ki desem kimse inanmaz.
Ben 6 yasindayim. Kardesim 2.
Guzel annem demis, haydi kalkin fotograf çektirmeye gidiyoruz.
O zaman Karsiyaka sahilinde Anit fotografçisi var. Sanki baska da yok...
Fotograf makinesi gordugumde poz vermeye bayilirdim. 6 yasinda ayagimi one atmisim hemen, eller belde. Kardesim once uzun uzun aglamisti, isiklardan urkmustu, neredeyiz anlamamisti, korkmustu, sasirmisti. Annem her zamanki gibi çok guzel. Neredeyse beline kadar dumduz guzel saçlari. Hafif bir makyaj masmavi gozlerini ortaya çikarmis. Cok asil, çok guzel...
Ben çok mutluyum, yuzum guluyor, kardesim de mutlu ama o agliyor...

Nasil güzel dondurmuşuz o anı. Ne güzel bir resim...

Anneler günü yazisi yazamadim.

Aslinda hikayelerim de var.
Bir buket çiçek ve bugun bile bizimle butun yolculuklari yapmis, hâlâ hayatta olan ilk vazomuz var.
Kenarlari burum burum...

Dedim ya,

Konu agir...


Askin Cep Defteri








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder