31 Ekim 2016 Pazartesi

Zaide vs Romeo ve Julliet

Elhambra Sarayi'nda sergilenen ne varsa giderim demistim bir yazimda.
Giderim tabi gitmesine ama sergilenen ne varsa begenirim diyemem.
Guzel Izmir'imde ne var ne yok gelmeden once bakiyorum her seferinde. Dansin Rengi balesi vardi, bilet alamadik, kaldi. Ne var ki Zaide'yi kaçirmadik. Canim arkadasim gitti aldi biletleri.
Oyle... Old school. Internetten falan degil, gidip giseden aliniyor biletler.

Zaide - Mozart

Bu operayi neden begenmedim?
Tabi, soylemesi ayiptir dunyanin muzik sehirlerinde, muzigin kalbi Viyana Devlet Operasi'nda operalar dinledikten sonra begeni citam yuksek. Ancak Zaide bana extra hafif geldi. Bir kere teatral. Turkce konusulan, muziksiz bolumleri var. Hiç boyle birsey gormedim bir operada. Biraz yavan geldi. Ne bileyim operanin o ulasilmaz, asil havasini bir tik indirmis gibi geldi. Ben sevmedim.
Ayrica performans etkileyici degildi. Zaide'yi canlandiran sanatçi kiz çok basarili ama Gomatz hiç olmamis. Cocugun sesi çok silik ve hafif. Soylediklerinin hiçbiri içimde bir yerleri bulmuyor. Sabun kopugu gibi havada aninda yok oluyor. Degmiyor.

Elhambra Sahnesi

Zaide'yi begenmedim ama canim arkadasimla bize bir gece çikmasi oldugu için çok mutlu oldum. Onunla geçirdigim her an çok kiymetli...
Donerken yolda onu dusundum. Bu postu yazarken ona dair birseyler karalasam, ah ne çok sey dusunuyor ve hissediyorum onun için...
Bazi insanlari yazmak çok zordur. Kelimleri dogru seçmek gerekir ve hatta kelimelerin yetebilmesi gerekir. Ya yetmezse?

Bu isi baska bahara birakmaya karar verdim.

Romeo ve Julliet balesini kaçirmayin !

19 Kasim'da Romeo ve Julliet Balesi var. Bilet olsaydi gidisimi erteleyecektim. Ama iki gosterimde de yer yok, simdiden bitmis.

Izmirliler siz simdiden aralik ayi için kosun giselere. 8 ve 10 aralikta iki gosterimi de daha olacak Romeo ve Julliet'in. Biletler 1 ay onceden satisa sunuluyor.
Bence bu kaçmaz !

21 Ekim 2016 Cuma

Izmir'de olmak

Yenilerde bir yazimda dedim ki, belki ilk askim degil ama en çok asik oldugum sehir Paris...
Dogru.
Ama...
Izmir dedin mi akan sular duruyor, ve o sular hiç boyle durmuyor baska bir sehirde...
Paris'e duydugum asksa, Izmir'e duydugum sevda...

Ozune donuk, içine donuk, batinin gobeginden gelip yuzu batiya donuk, ayçiceginin cekirdegi diger tabirle "çigdem" misali yuzu gunese donuk, ellere karisip, dunyaya karisip kalbim hep aileme donuk, 20-30 yillik arkadaslarimla yuregimizde "mazinin ayak sesleri" sohbetlerimiz hep gelecege donuk...

Evim Izmir'de degil ama Izmir'de her zaman evimdeyim. Izmir'deyim.
Kahverengi dolabimin onundeyim, içi içimin en derinlerine uzanan...
Izmir her geldigimde baska baska kiyafet giymis, modaya uymus, trendlere uymus, suslenmis puslenmis, oysa ben onun en paspal hallerini biliyorum, oyle seviyorum.
Izmir'de olmak, aileyle, eski dostalarla olmak, onlara doymak çok guzel.

Bu Izmir'in bir anlami daha var benim için çok ozel...
Malum... Ilk kez ana kucagina, kucagimda bebegimle geliyorum.
Ilk kez Izmir'e anne olarak geliyorum. Ilk kez Izmir'imin havasini içimden bir parçayla soluyorum.
Izmir'i ilk kez kizimla yasiyorum.
Mutluyum...