11 Aralık 2012 Salı

Ben de Japon kadını olmak istiyorum...

Ben erkek olsam, hiç düşünmem kendime bir Japon kadını bulurum.

Nasıl yumuşacıklar, nasıl tatlılar, nasıl anaçlar...
Geri planda olmayi kabul ediyorlar, tercih ediyorlar.
Kendilerini ön plana atmıyorlar.

Güçlü bir duruşları var, ama bu gücü insanın gözüne sokmuyorlar.
Dişi bir yanları var, vamp kadın da olabiliyorlar, bizim anladığımız türden bir sexapellik sergilemiyorlar.
Edilgen bir tavırları var ama diğer taraftan sağlam yapılarından ödün vermiyorlar.

Güçlü ve ateşli diye bilinen Akdeniz ve Latin kadınından daha ateşliler bence. Ülkeye zaten sex fetiszmi hakim. Daha ilkokuldan başlıyorlar minicik etekler giymeye, sexi çağrıştıran bir görünüme sahip olmaya...

Latin kadınından Japon kadınına "terfî" etmek istiyorum.

300 Spartali'daki kadınların tarifini hatırlıyor musunuz?
Aha işte o biziz. Ege'li kadınlar.

Ege kadınıyım, zaman zaman kendimi Latin kadını sanarım.
Ama yıllar sonra, bugün, birden Japon kadını olmak istiyorum ben.
Olabilir miyim acaba?
Onlar kadar tatlı, yumuşak, hiç sorun çıkartmayan, adamı yormayan, herşeye kolayca uyum sağlayan, boyun eğen, anaç... bir kadın olabilir miyim?

Ben bir erkek olsam hiç düşünmem. Bulurum bir Japon kadini, sonra da ohh bee derim, ne iyi yapmisim, diger kadinlarla geçer mi bu hayat? Buyuk egolu, guçlu, fazla kisilikli kadinlarla...

Sahsen ben bir kadin olarak buyulerine kapiliyorum.

Bakislarinin yumusakligi içine dalip gidiyorum. Memnun olmasaniz dahi birseyden, bu yuzlere bakip çikisamiyorsunuz. Olmuyor.
Edilgen gorunuyorlar ama islerini biliyorlar, aslinda herseyi onlar yonetiyorlar.

Avrupali kadinlar gibi erkekle esit, herseyi yapabilecek kadar gozukara durmuyorlar ama onlarin yontemi farkli. Geleneksel kadin rollerini takinarak, hiç te birsey hissettirmeyerek, içten içten isliyorlar insana yapmak ve yaptirmak istediklerini...


Japon kadinina karsi koyamadik, solugu sushi barda aldik.

Shinjuku sokaklarinda nerede yemek yiyelim diye dusunup dururken bir de baktik kendimizi bir sushi barda bulmusuz. Aslinda aynen o yukarida bahsettigim Japon kadinlarindan birinin çekim gucune kapilip daldik içeriye...

Biz kararsiz kararsiz bakinirken sokakta, bir Japon kadini, tum yumusakligi ve sevecenligiyle bize oyle bir "içeri girin, yer var" dedi, oyle bir tavir sergiledi ki karsi koyamadik.


Içeri girer girmez bizi karsilamak için gurultu yapiyorlar.

Japonya'daki sushi barlarinin çok eneteresan bir karakteri var.

Içeriye her yeni musteri girdiginde, ortadaki sushi barin içinde yer alan asçilar, tabaklari birbirine vurarak veya bir çani sallayarak, yeni gelen musteriye hosgeldin dercesine melodili ve bilinçli bir gurultu yapiyorlar. Yaninda birseyler de soyluyorlar.
Ne dediklerini anlamiyoruz ama o ahenkli gurultu iyi hissettiriyor kendini insana.

Sushi barin ortami da fevkalade sicak, sevimli.
Ortada kare bir bar. Herkes barin etrafinda yanyana taburelerde oturuyor.
Ortada bir ray var, asçilar yaptiklari sushileri renkli renkli tabaklara koyup rayin uzerine birakiyorlar. Her renk tabak bir fiati temsil ediyor. Içindeki sushiye gore degisiyor. Ray dondukçe tabaklar her musterinin onunden geçiyor, dilediginizi aliyorsunuz. Bazi sushiler ise ozel siparis gerektiriyor. Sana ozel yapip veriyorlar.
Harika !!!


Insanlarin yalnizliga topluca teslim olusu çok çarpici...

Bir onceki yazimda Tokyo'daki insanlarin yalnizligindan bahsetmistim. Sanirim bundan her yazimda bir paragraf geçecegim. Zira sehrin topluca buna teslim olusu inanilmaz çarpici.

Yemek yenilecek yerlerin çogunda insanlar tek baslarina yiyebilsinler diye tek kisilik bolumler var. Ama oyle boyle degil, her iki yaninda barikat var ve onunde duvar... Bu sekilde yemek yemege gelen bir suru insan...

Bizim yemek yedigimiz sushi bardayiz. bir cuma aksami saat 23'e geliyor. Takim elbiseli, elinde is çantasiyla bir Japon tek basina geldi oturdu yanimdaki tabureye.

Turist olusumun verdigi cesaretle yanimdaki Japon'a dondum ve "cuma aksamlari da hep boyle geç saatlere kadar çalisir misiniz?" dedim Ingilizce.

Adam var ya, ne oldugunu, felegini sasirdi.
Once bir saga sola bakti, kim bu kadin, benimle mi konusuyor aman Tanrim der gibi...
Oyle bir panikle bakmaya basladi ki etrafina, yardim istercesine bardaki ascilara, bize, diger musterilere..

Anlayamadigim sey; bu korku, bu panik, bu "aman allahim ben ne yapicam" hali neden?
Tamamen mutlak bir yabanci durup duruken onunla konustugu için mi?
Bu yabanci bir kadin oldugu için mi?
Ingilizce bilmedigi için mi?

Yoksa... Ezik, silik yasayip giderken, birileri benim var oldugumu fark etti, ben ne yapicam simdi hali mi?

Anlayamadim...

Anladigim ise:
"Belki bu aksam bu yemekte yalniz olmayabilirsin" in bir tehdit olusu...

Bu mutlak yalnizligin bir an için yabanci bir kadin tarafindan kesilmesi, bunun karsisinda bu genç adamin iki ayaginin bir pabuca girmesi ve nasil tepki verecegini kesinlikle bilememesi...

Iyi ki sushi barlar var.

Yalniz basina gelip, bir suru insanla beraber yemek yiyormussun hissi veriyor.
 

Matrix'teki gbi beynime Tokyo'da hareket edebilme yetisi yuklensin istiyorum.

Ben de Japon Kadini olmak istiyorum.

Tokyo buram buram yalnizlik kokuyordu...

JAPONYA : Kultur farki diye ben buna derim.


Dunya Turu (8) HAWAII

Dunya Turu (7) LOS ANGELES

Dunya Turu (6) SAN FRANCISCO

Dunya Turu (5) ROAD TRIP ( Grand Canyon, Zion Canyon, Bryce Canyon Monument Valley, Yosemite...)

Dunya Turu (4) LAS VEGAS

Dunya Turu (3) BAHAMAS

Dunya Turu (2) MIAMI

Dunya Turu (1) Balayi



1 yorum:

  1. tüm bu kadınların giyimi, davranışı, yürüyüşü vs. ile ilgili yaptığınız yorumları çok cinsiyetçi, yanlış ve oldukça üzücü buldum sizin de bir kadın olduğunuzu düşünerek, zaten ülkemizde, dünyada kadına olması gerekenle ilgili pek çok şekilcilik sunulurken gezen, deneyimlere açık olan bir insan olarak bu kadar cinsiyetçi ve tipik yorumlarınız çok üzücü bence.

    YanıtlaSil