20 Ağustos 2010 Cuma

Yazmak

Kendimi bildim bileli yazarim. Oyle beylik laflar etmek icin degil...
Durup bir dusunmek, hissetmek, yasadigini tekrar yasamak ve fotografin kucuk bir ani olmusuzlestirmesi misali, yazarak o anlari hep var etmek icin yazarim.

Yasadiklarimin fotografini, hayati ve evreni kavrayisimi, kelimelerle cekmek icin...

Ben hep yazardim, eski usul gunluklerim vardi. Kac kocaman defter devirdim ilkokuldan bu yana, Izmir'e dondugumde ara ara okurum, gorurum nasil olgunlastigini yazilarimin yillar icinde, buyudugumu gorurum, insanin kendi buyumesini kendi yazdiklarindan takip etmesi olaganustu guzel birsey...

Simdi bu gunlukler yerini moleskinlere birakti. Kolombiyali arkadasimin 2002 yilinda, dogumgunumde bana hediye ettigi moleskinle basladi yeni seruven... Yeni diyorum cunku moleskinin iki yuz yildir bilinen sanatcilar ve intellectueller arasindaki ununu okuyunca insan yazarken daha bir havaya giriyor, kendini Hemingway'le falan ozdeslestiriyor...

Paris'teki hayatim eylul 2003'te basladi...
Ne kadar kalirim, neler yaparim bilmiyorum henuz...
Bugun okulumun ilk gunu, trendeyim. K's Choice dinliyorum, biraz huzunlu bir tarafi var.
Ya da bugun ben oyle duymak istiyorum.
Baska bir ulkeye yerlesmekle anilar bile yer degistiriyor sanki.
Simgeler, muzikler, insanlar, yasam bicimleri hep birseyleri bir yerleri animsatir ya insanlara, son iki yildir tum anilarimda bu sehir ve bu insanlar var artik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder