19 Haziran 2012 Salı

Sevgilimin patronuyla gecirecegimiz hafta sonuna giyecek kiyafetim yok.

Bu olmaz...
Bu da olmaz...
Delirdin mi? Bu hic olmaz...

Maça mi gidiyoruz? Bu sweat short olmaz.
Dugune mi gidiyoruz? Bu elbise olmaz.
Toplantiya mi gidiyoruz? Bu siyah pantalon olmaz.

Bu kotun beli cok dusuk, gobegin gozukuyor, olmaz.
Bu gomlek, bluz, vs... cok dekolte, olmaz.
Bu etek cok mini, olmaz.
Bu kiyafetler de cok kapali, olmaz.

Butun gardrobum yatagin uzerinde ve 1 saattir giysi begenemiyoruz.
Sevgilimi taniyamiyorum. Daha kisa giy, daha derin dekolte giy hayatim diyen, ne giysem icinde beni "femme fatale" bulan adam gitmis, "Bugun ne giysem?" programi jurilerini aratmayacak bir adam gelmis...

Ustelik, giyip gostererek onerdigim butun kiyafetler daha once cok kereler, baska baska zamanlarda, arkadas gecelerinde, aile toplantilari, cesitli hafta sonu programlarinda giyilmis, tescilli kiyafetler...

Biraz hafta sonu programindan bahsedeyim.
Sevgilim gecen yaz sonu is degistirdi. Sahane kosullarda 7 aydir çalismakta oldugu yeni is yerinde, bir de ustune cok genc, sosyal ve eglenceli bir ortam var. Ogle tatilinde siesta yapabilecekleri yerler var. Poker odasi var. Bilardo ve masa tenisi var. Yani is yerinde, is arkadasligindan ote bir paylasim var. Iste, bu is arkadaslarindan biri, bu hafta sonu, Paris'e 2 saat uzaklikta, bahçeli, buyuk, guzel evinde bir barbeku partisi duzenliyor. Cumartesi gecesi de orda kalinacak, pazar brunch seklinde devam edecek...
Gunese hasret kaldigimiz bu gunlerde cimenlerin uzerinde bir hafta sonu harika olacak.

Buraya kadar hersey normal. Hersey "eeee giy birsey git iste" tadinda degil mi?
Ancak...
Bu hafta sonu sevgilimin patronu da orada olacak.
Iste kilitlendigimiz nokta burasi...
Benimle ilk kez tanisacak. Sevgilim karisiyla gurur duyuyor.
Patronu beni begensin istiyor. Anliyorum.
Yani hem ozenilecek, hem de ozenilmemis susu verilecek...
Hem "casual" olunacak, hem "feminen"...
En sonunda butun bu tanimlamalara uygun bir kiyafet seciyoruz.
Ve cumartesi ogleden sonra guzel bir hafta sonu icin Rouen sehrine dogru yola cikiyoruz.

Patlasin sampanyalar...

2 saat sonra variyoruz. Ortam cok hos ve rahat gorunuyor.
Herkes ellerinde ickisiyle bahcede. Once bir tanisma fasli oluyor ve daha sonra biz de birer aperitif icki almak uzere bara yoneliyoruz. Porto, Muscat, Martini, Ricard ne ararsan var.
Ama gozum sampanyaya takiliyor. Boyle ortamlarin olmazsa olmazidir sampanya Fransa'da. Ve iste bir sise patlatiliyor onumde.
Bayiliyorum o ilk patlama sesine... O sesi duyar duymaz, psikolojideki klasik sartlanma gibi, bir neden yoksa bile alkislamak geliyor icimden. Cok mutlu oluyorum o sesi duydugumda. Zira, benim icin az sonra sampanya icecek olmak zaten alkislamaya deger bir neden...

Sampanyami yudumlarken gozum sevgilimin patronuna takiliyor.
O da zaten caktirmadan beni izliyor.

Genç yasina ragmen (33) buyuk kariyer yapanlardan....
Hem yakisikli, hem karizmatik, hem zeki bir adam.
Ama.... O da ne?
Kucuk parmaginda yuzuk var! Yok artik!
Bu da yetmezmis gibi boynunda kalin mi kalin gumus bir kolye var. Aslinda erkekte kolye cok sevdigim bir aksesuardir. Ama, bu kolyeyi anca kamyoncular takar.
Bir dakka bir dakka, bir de kunyesi var ve bilezigi var bunun. Bildigimiz gumus kunye. Hani coook eskiden, bilgisayarlar yokken, bizim erkek cocuklarina sunnetlerinde takilirdi, iste oyle birsey. Olmamis yani.
Sevgilim bana, saat koleksiyonu oldugunu, sahane saatleri oldugunu soylemisti. Saatine bakiyorum. Bugun icin sectigi saat cok basarisiz. Siyah, plastik gibi bir bilezigi var. Gerci, siyah Puma spor ayakkabilari ve siyah t-shortuyle uyum sagliyor ama, o da olmamis.
Sac kesimi...
Hani bir zamanlar bizim Umit Davala'nin bir sac modeli vardi. Yanlar kisacik, tepeden asagi dogru uzun... Iste aynen oyle. Futbolcu tarzi saclar yani. Gerci eski basketbolcuymus ama... Neyse, David Ferrer de tenis oynuyor, oluyor bazen...

Sevgilimi cekiyorum kenara, birazcik firçalamak istiyorum.
"Sabahtan beri beni ugrastirdin duzgun kiyafet secicez diye. Sen kendi patronuna baksana bir. Adamin kucuk parmaginda yuzuk var yaaaa, benim belim acikta olsa, gobegim gozukse ne olur? Casual degil miydi hem de concept? Bir daha bana karisma." diyorum.
Gulmekten kiriliyor benimkisi. Halbuki ben cok ciddiyim yahu.

Elimizde kadehler karisiyoruz biz de ortama.
Herkesler bazen minik gruplar halinde, bazen buyuk tek bir grup halinde sohbet ediyor..
Ilk kez girdigim bir ortamda bu her zaman olur. Turk'um ya, bunun yarattigi farklilik ve merakla bana daha dikkatli bakiyorlar, cok ilgi gosteriyorlar, herseyi merak ediyor, bir suru soru soruyorlar. Ama pur dikkat bana bakiyor ve beni dinliyorlar.
Renkli kisiligimin de ortami senlendirdigi tartisilmaz tabiki.
Derken mangal atese veriliyor, yemekler sofraya konuyor.
Bir ara iclerinden biri "Hic Turk'e benzemiyorsunuz" deme gafletinde bulunuyor.
Bunu duyan sevgilim "Eyvah! Bu sohbetini gidisatini hic iyi gormuyorum" diye geciriyor icinden, eminim. Cunku biliyor; bunca yil sonra "Turk'e benzemiyorsunuz" diyerek aklinca bana iltifat ettigini dusunen bu arrogant bakisa tahammul edemedigimi...
Genelde bu cumleye "Peki Turkler neye benziyor?" ya da "Ben unique degilim. Benim butun Turk arkadaslarim sizden daha acik fikirli ve dunya insani" tarzinda cevap veriyorum.
Bireysel olarak o insanin begenisini ve hayranligini kazanmak, kafasinda iyi bir yere oturmak bana yetmiyor. Ben kafasindaki Turk imajini degistirmek isitiyorum.
Ortam o kadar guzel ki, bugun gulumsuyorum sadece, cevap vermiyorum.
Ancak, bu kadini, aliyorum yine de kara listeye, ister istemez...

Yemekten sonra da sohbetler, oyunlar, poker turnuvasi.... derken...
4 bucuk'a dogru yatiyoruz.

Bahceye açilan, gun isigini direk alan cok cici bir oda vermisler bize.
Sabah gozumuze gun isigi girerek uyaniyoruz.
Kalkiyoruz. Kahve hazir...
Kahvaltidan sonra bahceye kurulan filede badmington oynuyoruz, ikiserli  ekipler halinde. Ogle yemegi icin terkrar kurulan barbekuden sonra aksamustune dogru ayriliyoruz.

Hafta sonu boyunca, tabi ki sevgilimin patronuyla da bircok kez sohbet ediyoruz.
O kadar eglenceli, sohbeti keyifli, zeki, esprili ve rahat birisi ki, ne saci, ne basi, ne kunyesi ne parmagindaki yuzugu kaliyor aklimda...
Karsilikli cok pozitif izlenimler birakiyoruz.

Oyleyse meselenin ozu neymis:
Benim belimi ortemeyen dusuk bel pantalonlarim degilmis.

Meselenin ozu;
Kisiliklerin renkliliginde, enerjinin kalitesinde, sohbetin derinliginde....
Zenginliginde...



4 yorum:

  1. AMA Ne giydin merak ettim yok mu bir foto?
    :))

    YanıtlaSil
  2. Foto yok canim:)
    Beyaz casual bir pantalon ve siyah bir ust giydim. Guzel oldu:)
    Aman gobegim acikta degildi ya onemli olan o:)))

    YanıtlaSil
  3. ha ha ha... ben bu yaziyi ilk once kiyafet secimi bunalimina kadar okuyabilmis, sonrasinda bir kac gundur ne oldu diye meraktan catlamistim. cok guldum, guzel olmus.

    YanıtlaSil
  4. Dikkat.

    Kisisel is baslatmak için bir kredi gerekiyor ?.
    faturanizi ödemek için bir kredi gerekiyor mu?

    Simdi kredi.teklif@gmail.com bize hemen kredi transferi ile devam etkinlestirmek için: Eger ilgileniyorsaniz lütfen bu e-postayi basvurun.
    Ayrıca bu e-postaya burada bize ulaşabilirsiniz: (finance_institute2015@outlook.com)

    Eğer ilgileniyorsanız dolgu ve bu bilgileri dönerseniz biz,% 2 faizle kredi veriyor

    (1) Tam adı: ....................
    (2) Kredi Tutarı: ...............
    (3) Kredi Süre: ..............
    Doğum (4) Tarih: .................
    (5) Cinsiyet: .........................
    (6) Medeni Hali: ...............
    (7) Ülke:
    (8) Devlet: .....................
    (9) Ev adresi: .........
    (10) Ofis adresi: .........
    Kredinin (11) Amaç:
    (12) E-posta adresi:
    (13) Telefon numarası: ...........
    (14) Faks numarası: .............

    Bay Web Luis

    YanıtlaSil