11 Eylül 2012 Salı

Kardesim... Kardesleri... Ve Mutluluga Erenler...

Kardeslik dedigin sadece kan bagiyla olmazmis....

Gorduk...

Onlar, bunun tanidigim en mukemmel ornegi...

20 yillik oykuleri, hayatlarinin her donemine sahitlik edisleri, inisleri, cikislari, hicbir kosulda kopmayislari, hayati beraber sirtlayislari...

Takdire sayan...
Cok buyuk...
Kaç kisinin basina gelir? Kac kisinin basina gelebilir? Bilemem...

Benim 32 yillik kardesim, onlarin 20 yillik kardesi...
Nasil dersen ki kendi has kardesine: "iki elim kanda olsa gelirim"...
Onlarinki farkli degil...

Istanbul'daydi benim kardesim. Biz cumle alem Marmaris'teyiz. Cumartesi dugun var. Nasil gelecegiz bu kadar insan, bu kadar esya... Dusunuyoruz...

Senin elinin uzayamadigi bir noktaya baska bir elin senin için hesapsizca uzamasidir kardeslik...

"Gidip onlari alir misin?" dedi, kardesim kardesine...
Eminim tereddut bile etmeden Izmir'den o kadar yolu tepti, geldi aldi bizi, 1 saat bile dinlenmedi.
Oteki kardeslerinin de baska isleri vardi cunku ilgilenmesi gereken, bir de onun eli olup uzayacak, bir de ona kosacakti...
Sordum sevgilime; bunu dedim senin oz kardesin yapar miydi?

Budur kardeslik.
Yapilamayacak seyleri bile onun için yapilabilir kilmaktir...
Olmayani oldurtmaktir.
O mutlu, huzurlu, rahat olsun diye ugrasmaktir.
Onun gozune, disine, kardesine... kendisininmis muamelesi yapmaktir.
Fedakarliktir...

Cunku sevmek, guvenmek, anlasmak, paylasmak, fedakarliktan kaçinmamak bir anlik is degil...
Ortak hafiza denen bir yer var.
Yillar içinde eklene eklene, katlana katlana gitmis ortak anilar var orda.
Paha biçilmez bir hazine...
Bu ortak hafiza dedigin, ayni insanlarla yillardir biriktirdiklerin...
Oyle degerli ki... Onlar çok zengin...



MUTLU ve EREN
Adi ustunde... Onlar Mutluluga Erenler...

Ben boyle bir kiz alma gormedim. Meger gelenekler boyleymis..

"Iste hendek, iste deve, ya asarsin ya gidersin, baktin olmaz vazgeçersin. Zordur almak bizden kizi..."

Biz de oyle yaptik.
Develerle hendegi degil ama konvoy halinde Izmir Korfezi'ni astik...

En onde, kizi almaya giden gelin arabasi, pardon gelin minubusu...
Arkada oglan tarafi... Baba, abi, abla, yenge, kardes misali arkadaslar...
En arkada da, bu tabloya, kardesimi temsilen dahil olmus biz...

Gelin arabasi demisken..
Oyle siradan bir gelin arabasi degil. Icinde televizyonu, muzigi, içki dolu minibari olan bir minibus. Geleneksel bir kiz alma faslinda, siradanin çok disinda ozel bir gelin arabasi.
Ve davullar, zurnalar... Bir samata bir samata...
Kiz tarafi, baba evinde oglan tarafini bekliyor...
Bu kadar gurultu yapacagiz tabi ki. Duyduk duymadik demeyin, baba evinden kiz çikartmaya geldik biz. Alip gidecegiz...

Kus yuvadan uçuyor artik... 
Bugun bu kapidan bu çikis, baska çikis...



En onde, oglan tarafinin erkekleri, arkada oglan tarafinin kadinlari baba evine çikiyoruz cumbur cemaat. Gelin salonun ortasinda bir sandalyede oturuyor. Makyajsiz... Neden makyaji yok bu gelinin diye dusunurken, gelinin beline kirmizi bir kusak bagliyor babasi.
Kus yuvadan uçuyor artik... Bugun bu kapidan bu çikis, baska çikis...
Gelin agliyor... Ama o nasil yogun bir an oyle, anlatamam...
Ben dis kapinin mandali, bana da n'oluyorsa, gozlerimden iki damla yas geliyor benim de...

Asagi iniyoruz, kapinin onune. Davullar zurnalar, karsilikli cifte telli oynayan gelinle damat.
Yanimda sevgilim. "Koy dugununde miyiz? Bu da ne?" diyecek...
Bir de bakiyorum, sevgilim damadin abisiyle harmandali oynuyor...
Gozlerime inanamiyorum... Benim Avrupali, scientific, yillar onceki Turkiye tatillerimizde muzik duydugunda dans etmemek için ortaliktan aninda yok olan sevgilim, simdi sokak ortasinda, bir kiz alma merasiminde, oglan tarafinin erkekleriyle harmandali oynuyor. Bunu da gordum ya...

Kissadan hisse: Insanlar degisebilir, "motivasyon" nedir, sen bana onu soyle.

Kiz alma faslindan sonra yolcu yolunda gerek...
Dugun anli sanli CESME ALTIN YUNUS OTELI'nde.
Ogleden sonramiz da Cesme'de turistik gezinti yaparak geçiyor.
Hatta Cesme Kalesi'ne bile çikiyoruz. Tavsiye ederim, manzara olaganustu...
Kumru yemeden de Cesme'ye gidilmis sayilmaz... Yiyoruz.

"Evet" i her dilde soyluyor. Herkesi yuceltiyor. Muthis

19.30'da hazir ve nazir biçimde kokteyldeyiz.
Las Vegas'taki buyuk, class otellere benziyor, sahane bir seçim.
Elimizde beyaz saraplarimiz, Eren ve Ozgur'un aileleriyle sohbetin ve mekanin tadini çikariyoruz...
Derken içeriye onlar giriyor nikah toreni için... Ikisi de isil isil parliyor.
Mutlu... tam adi gibi, mutluluktan isik saciyor, harika bir gelin.
Eren... Yahu bu adam hep mi bu kadar yakisikliydi? Jason Statham halt etmis... "Evet" i her dilde soyluyor, herkesi yuceltiyor. Muthis...


Ardindan taki takma merasimine takiliyoruz...
Soyle keseye, kasaya neyimiz var neyimiz yoksa atip geçecektik yemege yahu... Bu da nerden çikti?
Gel canim sevgilim, harmandali oynadigina gore bunu da becerirsin sen. Ohhh, sahane...

Bir yabanciyla beraber olmak hayatindan Ipek ve Baharat yollarinin gecmesidir, renkliliktir... Ben nasil Noel agaclari susluyorsam, simdi o da gelin ve damata para takiyor.
Dunya insaniyiz biz, yeri gelirse ates dansi da yapariz...

Gozlerimi kamastiran o an... Hayatim boyunca unutmayacagim...

11 numarali masamiza dogru ilerliyoruz. Masaya bak! Mukemmel...
Bu gece sohbet ve eglencenin dibine vuracagiz anlasilan...
Beyaz sarap esliginde mezelerimize baslarken, Ozgur'un, pozitif, zarif ve beraber vakit geçirmesi son derece keyifli ailesiyle sohbet ediyoruz.
Masamizin yarisi bos, belli ki Ozgur ve Murat disarida Inanç'i bekliyorlar. Soylemeye dilim varmiyor, aksilikler onu buluyor bugun. Cogu bolume katilamiyor. Kaçiriyor canim kardesim.
Cok ta uzuluyor ama yapacak birsey yok...
Derken....
Kilitlenip kaliyoruz...
Gozlerimiz kamasiyor..
Dilimiz tutuluyor...
Cesme Altin Yunus Oteli'nde bir dugunde degiliz de, bir filmdeyiz sanki...
Ocean's 11 mi desek... Reservoir Dog's daki o karizmatik adamlar mi desek...

Onlari birdenbire, tepede, merdivenlerden inerken goruyoruz. Aman aman nasil bir goruntudur o... Bir takim elbise, ayni anda, bu kadar adama bu kadar mi sahane yakisir... Hele o yuruyus, o tavir, o eda, o karizma, yok boyle bir sey, boyle bir goruntuyu ben anca filmlerde gordum. Olaganustu...
Onlar Eren'in en yakin dostlari... Gidip hepsi ayni takimi satin almislar. Papyonuyla, kol dugmeleriyle, ceketlerine taktiklari çicekle bile onlar ayni... onlar bir ekip, bir takim...
Ayni eski gunlerdeki gibi...


Bu dostluktan biz de fazla fazla nasibimizi aliyoruz bu hafta sonu.
Aile, dostluk, arkadaslik, kardeslik hepsinden fazla fazla var. Insanin yasam enerjisini uçe katlayan, siradan bir dugun davetlisi gibi degil de, buyuk bir ailenin parçasiymisiz gibi yasanan çok guzel bir hafta sonu...

Herkese tesekkurler...
En çok ta sizlere çocuklar...

Boyle dostlarin varsa hayatta
Sirtin yere gelmez asla...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder