17 Eylül 2016 Cumartesi

Paris yine ayaklarımın altındaydı : GEORGES

Rooftop bar ve restaurant turlarıma devam...

Çarsamba akşamı gittiğim Perchoir dan indim, yolun karşısına geçtim. Yukarı çıktım.
Georges Pampidou Müzesi'nin tam en üst katına... Restaurant Georges.

Burası çok şık gastronomik bir restaurant diye geçiniyor ama ben hemen notumu verdim. Daha doğrusu veremedim.
Hadi ayıp olmasın diye 3 veriyorum. O da tamamen bizi masamıza yerleştiren hostes kızın daracık kalem eteğine bayıldığımdan, hatta çıkarken nereden aldığını sorma cüreti gösterdiğimden... (Ouff tanıdık zincirlerden biri değilmiş, herkesin üstünde görmücem yani, haftaya derhal gidip iki rengini alıyorum)

Evet Georges Pampidou Müzesi'nin en üst katında. Yakın olduğu yerleri düşünürsek manzaranın mükemmel olması lazım. Ama değil. O kadar değil ki terastan resim bile çekmek gelmedi içimden...

Bir de fiatlar anlamsız pahalı. Gerçekten bu yemeklerin nesine bu kadar para istediklerini anlayamadım.
Wharton School of Pennsylvania'nın Marketing derslerini takip ettiğimden beri tüketim toplumunun bazı öğelerine çok sceptik yaklaşıyorum. Mesela pricing, ücretlendirme en ilginç konulardan biri. Hoca da öyle diyor zaten. Çok az profesyonel doğru bir fiatlandırma politikasına sahip diyor. Aha işte ben de tam bu noktada sormak istiyorum; hiç te cazip olmayan bir açıdan, hiç te cazip olmayan bir masadan Notre Dame'ı görücez diye, hiç te öyle abartılacak bir lezzette olmayan bu yemeklere bu kadar fiatı nasıl biçiyorsunuz?
Buraya gelen müşteri yelpazesi... Zlatan'la aynı yerde yemek yeme ihtimali için verdiğimiz bir rakam yani. (Ki zaten o ihtimal artık iyice zayıf)
Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim gibi birşey oluyor.
Yok. Her ikisi de çok pahalı. (Gerçi ikincisi daha fazla)

Bir de, saat 22'den sonra müziğin sesini iyice açıyorlar. Sanki gece clubü. Zaten mekan çok keyifli değil, en azından güzel sohbet ediyoruz diycez ama birbirimizi duyamıyoruz.

Evvelsi gün gittiğimiz Perchoir kesinlikle bin kat basar buraya.
Şimdi sırada 1 saati aşkın beklememize kat be kat değermiş diyorum, hadi itiraf ediyorum 1,5 saat bekledik. İyi ki beklemişiz...
Montparnasse'ın 56. katındaki Ciel de Paris de çok iyiydi.

Bu arada bu akşam birisi 57, diğeri 66 yaşında iki arkadaşımla çıktım.
Yaş aralığı ne olursa olsun kadın kadına sohbet etmenin zevki gerçekten doyumsuz.
Ve biz kadınlar bir araya geldiğimizde en çok nelerden konuşurduk?
İlişkilerden.
Aynen öyle...

Ve ben, tadına doyamamışım gibi, inadına Paris...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder