1 Ağustos 2012 Çarşamba

İstanbul'dan dönüp soluğu LA CIGALE'de aldım.

İstanbul'dan kendimi Izmir'e nasıl attım bilmiyorum.
Eminim bazıları icin olağanustu bir şehirdir, ama bana hiç değmiyor İstanbul.
Afaganlar basıyor, daral geliyor, ayağıma kramplar giriyor....
İnsanin kanını emen birsey var bu şehirde, sevemiyorum...
Herhangi bir nedenle yolum düşse, bir an önce çıkıp gitmek istiyorum.
Iyi ki burda yaşamıyorum diye düşünüp çok mutlu oluyorum.
Yılda bir kez yolum düşüyor ama İstanbul sevgisi düşmüyor içime...

İstanbul'un en çok Izmir'e dönüşlerini seviyorum..

İstinye'de kahvaltı, köprü ve boğaz manzaralı yemekler, Beykoz yolunda Peyzaj restaurant, Marina'da Gelik Restaurant, İstiklal'de 360, Ulus Restaurant, Reina, olmuyor, kesmiyor beni...

Orhan Veli'nin sözü gibi...
Istanbul'un en çok Izmir'e dönüşlerini seviyorum.

Ah canim Izmir'im...
Denizi kiz, kizi deniz kokan güzel şehrim...

LA CIGALE'in gediklisiyiz...

 
  
Izmir'de çok kalmadim bu sefer.
1 gun gecirdim sadece o da Unzile'mi görmek icin...

Her zamanki gibi gediklisi oldugumuz mekanda bulustuk: La Cigale

La Cigale'i benim için ozel kilan birsey daha var:
Hayatimin temel taslarindan birini görme firsati veriyor bana.
Biricik lisemin hemen yanindaki Fransiz Kultur Merkezi'nin bahcesinde bulunuyor La Cigale.
Bizim zamanımızda buralar böyle değildi tabiki. Alakası yoktu.
Fransız Kültür Merkezi'nin bahçesi böyle köhne, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdi. Bomboştu.
Biz arada bir okuldan dolayı mecburen giderdik, Fransizca film, tiyatro gösterimi, yıl sonu gösterileri, bilimum aktiviteler olurdu.
Ama Fransızca gösterilerin dışında, bahçesine sosyalleşmek icin bir gün birilerinin geleceği hiç aklima gelmezdi...
Al iste, ben mesela simdi Izmir'e geldigimde ordan çıkmıyorum.
Bütün gün kazık çakıyorum...

Ferah mi ferah...
Insanin içini açan, insana yasama sevinci veren bir yer.
Terapi gibi... Inanilmaz gevsiyor, rahatliyor, hafifliyor insan...
Ordaki oxygene'de kesin birsey var, ya da yedigimiz ictigimiz seylere mutluluk asisi mi veriyorlar acaba?
Oradan ciktigimda kendimi her zaman mükemmel hissediyorum.
Yemekleri de lezzetli, hele tatlilari öldürücü. Şarap seçimleri de basarili. Daha ne olsun!!!

 http://mekan360.com/UserFiles/images/12313/DSC03501.jpg

Bir de yazı bir başka güzel, kışı bir başka güzel, gündüzü bir başka güzel, gecesi bir başka oranın...
Yazin agaclarin altinda, babaannenizin bahcesindeki sofada oturur gibi, boyle minderlerle dosenmis güzel bir köşeye yerleşiveriyorsunuz. Ohhhh değme keyfime...
Aksam dedin mi ambians değişiyor...
Güzel masa örtüleri seriliyor, mumlar yanıyor, fonda akşam yemeği müziği... Ben yanımda akşama uygun ayakkabı ve büyük küpeler taşıyorum, gece moduna geçiveriyorum bir iki dokunuşla...

Butun calisanlar acaip tatli ve çok class...
Ne zaman neye ihtiyacin oldugunu biliyorlar, sen birsey demeden yanında bitiyorlar.
Ister 1 saat geçir, ister koca 1 gun asla sikmiyorlar, rahatsiz etmiyorlar.
İnanılmaz ilgililer ama ilgiyle insani boğmuyorlar.
Herşey muazzam bir şekilde dozunda...

Benim bayıldığım bir mekan La Cigale...
Şimdiden tekrar orada olmak için can atıyorum.

Eylül gelse...
Güzel Izmir'imin meltem rüzgarları esse...
Birer kadeh rosé alsak... muhabbetin dibine vursak...



Memleketimin Sofralari

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder